swyans

sana gel şiir olalım demiyorum. zaten şiirlere yakışmayız. gel beraber yaşlanalım da demiyorum. zaman bizi başka yerlere savurur çünkü. sadece şu yollardan geçerken yanımda olsan da elimi tutsan. yoksa ben bi başıma, bu sevmeyi bilmeyen insanların arasından nasıl sıyrılacağım. bilmiyorum, belki de sıyıracağım. ama yanındayken olsun.

swyans

"bir pazar sabahı güneş  pencereden yataga süzülüyorken ve buna kaşlarımı çatıyorken yatağın diger ucuna ağırlık  yapan şeyin  sen olduğunu bilmek, benim bütün yüklerimi hafifletecek."

swyans

"ellerimde ankara'mın ayazından kalma kışlar var. üşütür ellerimi. değme sen ellerime, buz keser. gözlerimde sonbaharlar var. dökülüyor anılar, birer gözyaşı. yüreğimde kavurucu bir yaz var, sanki birileri piknikte yaktığı ateşi söndürmemiş ve yanıyor tüm ormanlar. ilkbahar mı nerede? sen nereye gittiysen oradadır."

swyans

şimdi burada olsan. tam şuan, yanımda. başka kimse olmasa. hesap soracak, sorgulayacak kimse olmasa. dizlerime uzansan. saçlarını okşasam. şakaklarından, gözlerinden, burnundan öpsem. sonra, sonra canımın içi sana masal anlatsam. aslında anlattığım masal kendi hayat hikayem olsa ve sen bunun farkında olsan. hiç bölmeden beni dinlesen. anlatırken titreyen ellerimden öpsen. ah, bir tanem. seni çok. yıldızlar kadar çok.