IsmailIsaolu

Adem traş köpüğünün ne olduğunu bilmeden;  sakallarından kurtulmak istemesi, Havva ya konduracağı busenin onu incitmemesi kaygısıyla tüm erkeklerin bir marka tutkunu olabileceğini düşünememişti. Havva da ne allık ne de bir pembe rujdan bi haber öylece uzattı dudaklarını.. Tek parça Fransız modacılarının saatlerce tasarladığı abiye; havalanmadı o muhteşem ve ilk birleşme için.. Moda ve marka insanların kalabalıklaşmasından doğan ve özgüven eksikliğinden, yetersizlikten üzerimize aldığımız bir olgudur.. Beğenmek ve beğenilmek; dünyanın peşinde koştuğu, açlık gibi bir şey. 
          	Sabah uyanan bir erkek yada bir kadın; aynanın karşısına geçip, götünen tüm yerlerini gözden geçirip, itinayla baharın ve doğanın tüm güzellikleriyle yarışa kalkışması ( bir portakal çiceği gibi, pahalı hiçbir parfüm kokamaz ve hiçbir giydiğimiz giysi cıplak bir vücuttan daha etkili değildir) bizi sadece gün boyu kendimizi iyi hissettiren aldatmacadır..  Üzerimizde taşıdığımız bütünsel ve uyumlu sandığımız tüm giysilerin, aksesuarların modeli ve markası bir erkeğin kara gözlerinin yüzeysel dumanıdır.. Ve bir erkeğin kullandığı pahalı bir ayakkabı değildir onu sevdanın sokağına taşıyan.. 
          	Doğanın acımasız ve eşsiz güzellikleri en büyük markadır.. Ve bizler; doğanın hayvanları, marka ve modayla tüm vaktimizi harcarken; hem paramızı hemde gerçek aşkımızı kaybederiz...
          	(Tiny)

IsmailIsaolu

Adem traş köpüğünün ne olduğunu bilmeden;  sakallarından kurtulmak istemesi, Havva ya konduracağı busenin onu incitmemesi kaygısıyla tüm erkeklerin bir marka tutkunu olabileceğini düşünememişti. Havva da ne allık ne de bir pembe rujdan bi haber öylece uzattı dudaklarını.. Tek parça Fransız modacılarının saatlerce tasarladığı abiye; havalanmadı o muhteşem ve ilk birleşme için.. Moda ve marka insanların kalabalıklaşmasından doğan ve özgüven eksikliğinden, yetersizlikten üzerimize aldığımız bir olgudur.. Beğenmek ve beğenilmek; dünyanın peşinde koştuğu, açlık gibi bir şey. 
          Sabah uyanan bir erkek yada bir kadın; aynanın karşısına geçip, götünen tüm yerlerini gözden geçirip, itinayla baharın ve doğanın tüm güzellikleriyle yarışa kalkışması ( bir portakal çiceği gibi, pahalı hiçbir parfüm kokamaz ve hiçbir giydiğimiz giysi cıplak bir vücuttan daha etkili değildir) bizi sadece gün boyu kendimizi iyi hissettiren aldatmacadır..  Üzerimizde taşıdığımız bütünsel ve uyumlu sandığımız tüm giysilerin, aksesuarların modeli ve markası bir erkeğin kara gözlerinin yüzeysel dumanıdır.. Ve bir erkeğin kullandığı pahalı bir ayakkabı değildir onu sevdanın sokağına taşıyan.. 
          Doğanın acımasız ve eşsiz güzellikleri en büyük markadır.. Ve bizler; doğanın hayvanları, marka ve modayla tüm vaktimizi harcarken; hem paramızı hemde gerçek aşkımızı kaybederiz...
          (Tiny)