Varoluşumuzun kaotik çemberinde her yokoluş; her yeni başlangıcın mutlak anahtarı gibi geliyordu kulağa, düşününce.
Oysa koca evren bir satranç tahtası ve bizler on hamle sonrasını düşünmeye çalıştığımız birer satranç ustasıydık. Ama ortalıkta üzerinde düşünmemizi gerektirecek bir satranç tahtası dahi yoktu.
Ve sonra usulca fark ettik ki; her dokusunda bir öncekinin anısını ve izlerini barındıran birbiri ardına devrilen domino taşları gibiydi zaman. Onu tadabildiğimizi düşündük, ona dokunabildiğimizi, onu koklayabildiğimizi..
Oysa bir enerjiye dokunabilir miydi? Onu koklayabilir, onu görebilir miydik?
Sadece hissettik. Her bir zerremiz, her bir hücremiz ile hissettik.
Sonra o soru geldi ansızın.
"Biz kaçıncı adem'in torunlarıydık? "
Ben saymayı çoktan bıraktım.
Ya siz?
Saymaya başlamaya hazır mısınız?
- Mersin, Turkey
- JoinedMarch 7, 2016
- facebook: Jasper's Facebook profile
Sign up to join the largest storytelling community
or