Jiminsgogh

Bir karmaşaya sürükleniyorum ne uzanan bir el var, ne de tutacak gücüm. Tıpkı anlatacak çok şeyim varken anlatamayacak kadar yorgun oluşum gibi.

Jiminsgogh

Çok okunmuş eski bi edebiyat kitabı gibiyim. Çok okunmuş dediğime de bakma okuyanların yarısı bıraktı kitabı yarısında. Senin olduğun sayfalar yıpranmış, geri kalan kısım sensizlik ve tertemiz. Kimse dokunmamış sensizliğime. Dokunsalar parçalanacağımı bilircesine.

Jiminsgogh

Ağacına aşık bir yaprak vardı. Sonbahar geldi çatti, ağaç umursamadı düşen yaprakları. Ta ki en son yaprak onu terk etmek üzereyken gitme diye yalvardı ama nafileydi. Çünkü yaprak görmüştü değersizliği, onca yaprak arasından aynı olduğunu. Gitse ne fark ederdi? Ne varlığı hissedilirdi yerde, ne de ağaçta yokluğu görülürdü. Yaprak kendini rüzgara bıraktı ve insanların ayakları altında ezileceği o günü bekledi..