KaMiSiVa

Sevgili Bilge, artık konuşabilirsin. Allah elmaları izlemekle meşgul.
          	
          	İstasyondaki Kadın- Bölüm Üç: On Bire On Kala Cinayeti
          	

dertbekcisi

KaMiSiVa

@ dertbekcisi  içeriği ilgimi çekmedi. Teşekkür ederim.
Responder

KaMiSiVa

Bazı şeyler kilometre cinsinden ölçülmeli. Bazıları da ışıkyılı. İlk defa böyle bir tuzağa düşüyorum ve kafamın içinde cinayet planları dönmüyor çünkü kafam durdu. Bozuk bir saat gibi tek bir cümleye... Bir dakika, baştan alabilir miyiz? Bazı şeyler litre cinsinden ölçülmeli. Bazıları da ton. İlk defa böyle bir cümle kuruyorum. İlk defa annem saçlarımı tarayarak kesiyor. (Hep taramadan ve yamuk keserdi.) Bu sefer aynaya bakıp annemi öldürme planları kurmuyorum çünkü 28 yaşına geldim. 28 yaşında cinayet işlememeliyiz çünkü Tanrı yirmi sekizinci yaşımızın kutsallığını bilmeden cinayeti haram kıldı. Tanrı'ya göre çoğu şey haramdır ama bir cinayet daha fazla haramdır. O yüzden ben cehennemde yanmamak için cinayet işliyorum. Bu sefer baştan almayalım...
          Takılı kaldım. Bir cümlenin etkisi bu kadar mı durdurur düşünce gücünü? Kendimi toparlamam gerek. Yeni cinayet planları yapmalıyım. Annem saçlarımı kestikten sonra bana kısa saçın daha çok yakıştığını ve özenerek kestiğini söyledi. Bu cümle ne cinsinden ölçülmeli? Saçımı daha önceleri kestiğinde hep saçımın bir günah kaynağı olduğunu söylerdi. Anneme göre saç haramdı. Tanrı'ya göreyse cinayet... Tanrı'm! Beni affet.  Bir kap makine yağını annemin saçlarına dökmek istiyorum. Sürekli yeni cinayet planları kafamda dönerken toplum tarafından öldürülüyorum.

KaMiSiVa

Uzun süredir beni uykumdan eden, kâbuslarımın merkezine oturan bir konuda içimi döktüm: Şiddet. Lütfen sonuna kadar okuyun.
          
          
          Dejavu
          
          Bedenim titriyor bazı düşüncelerimin karşısında. Binalara dalıp gidiyorum. Sonra aynı film gözlerimin önünden tekrar geçiyor. Bu filmi daha önce izlemiştim diyorum ama sonunu bir türlü hatırlamıyorum. Dejavu gibi bir his doğuyor içime. Bedenim titriyor. Kemiklerime kadar üşüyorum. Donuyorum desem buzla ovarlar, üşüyorum ben. Bir yandan da ter akıtıyorum. Misal evrenin sürekli genişlediği fikri, kedilerin patilerinin kesildiği fikri, meselenin sadece saçta olması fikri, zihniyetimi zorlayan her fikir beni üşütüp titretiyor. Mesele saçtadır ve bir kadınsanız bazen saçınızı sıfıra vurmanız gerekebilir. Mesele patidedir. Öylece yoldan geçerken patileri kesilmiş bir kedi görebilirsiniz. Mesele aslında zihniyette ve zihniyeti kirleten, kirli zihinlere yol verenlerdedir. Mesele üşümektedir. Bedenim titriyor. Dayanamıyorum dünyanın bunca ağır gerçeğini düşünmeye. Üşüyorum, soğukta kalmış hasta ve aç bir hayvancağız gibi titriyorum. Ben hiç ısınmayacağım. Sonra aklımı yıllık izine çıkarmak istiyorum. Bu filmi daha önce izlemiştim diyorum. Bu sefer sonunu da hatırlıyorum derken ellerimden kayıp gitmiş oluyor dejavu. Ve hep filmin sonunda ben öldürülüyorum ya da dövülüyorum. Ben bu filmi daha önce izledim ve artık yenisini yazmak istiyorum.
          
          

KaMiSiVa

Saatlik değişir. Saatler değişir. Ölmekse ölmek, düşünmekse düşünmek, kalmaksa kalmak... Saniyelik bir ölüm, saniyelik bir düşünce, saniyelik bir kalış sonrası kokum hamile bedenlere siniyor. Saatlik bir sevinç, dakikalık bir hüzün biçiyorum payıma. Cebimdeki adresler kayboldu. Yenilerini not etmeye de halim kalmadı. Yıkılıyorum her binanın üstüne sonbahar gibi. Annelere evlatlarından bahsediyorum, görevli. Babalara okuyan kızlarından... Çocuklara lunaparkları ve uzak diyarları anlatıyorum, gezip görmek isteyecekleri. Saatlik bir yolculuk oluyor. Kalmak da anlamını yitiriyor. Kokumda bir ev dağınıklığı, saçımda ilgisizliğin acı tebessümü... Cebimdeki adresler kayboldu. Artık tanımadığım her binaya paldır küldür girebilirim.