Bir şeyler oldu,bir şeyler öldü., bir şeyler ellerimden yitip gitti. Sonu görünmeyen bir yolda,ellerim ceplerimde,bir şarkının ağzımda çıkardığı garip mırıldanmayla yürüdüm. Dümdüz bir evrende gece ve gündüzün gözlerimde bir farkı kalmadığı o günde, evlerin sönen ışıkları,balkonların salon çiçekleri,yükselen ve alçalan sesleri,kaldırım taşlarının arasında yok oldu. Kafam o kadar doluydu ki,alnımı bir dağa yaslasam,üzerime yıkılırdı. Öyle sanmıştım. Şimdi kafamı kaldırdığımda gördüğüm boşluktan fazlası değilim. Gece yarısı aniden kan ter içinde uyandıran,asla bilmediğim ama özlemle aradığım o kapılara koşturan, yere düşüp dizlerimin üstünde ,ağlayarak kurtulmak için yalvartan o duygu geçti. Sevdiğim insanlarla oturduğum o yuvarlak masalarda, kahkahalarımın arasında, jilet kesiği gibi beni oradan uzaklaştıran boğazımdaki o koca yumru geçti . Sokakların köşelerinde,kimsenin beni görmediği yerlerde,elimde sigaram ağzımda bir şarkı,omuzlarımın üstünde duran o koca yük,geçti. Yüzyıllardır bir ağaca sarılıp,geçmesi için herşeyi yapacağım diye söz veren ağzımı bıçak açmıyor. Her şey geçti. Beni de götürdü. Kaybetmekten korktuğum her şey yerli yerinde. Ama ne sarılabiliyorum, ne bağırabiliyorum ne orada kalabiliyorum. Başım dimdik,ellerim bomboş ama kaybetmedim.
Buradan sağ çıkarsam seni istediğim gibi sevmiş olurum