Kendimden nefret ediyorum ama bazen kendime acıyorum.
Ruhumun ne kadar zavallı ve acınası halde gözüktüğünü biliyorum.
Ruhum yara bere içinde.
Bir kere çürümüştü o malum zamanda.
Çok büyük bir sakatlanma geçirdi sol bacağım(kalbim),
Yere düşüverdim mi bir kere kalkmak; ölüm acısı çekmek kadar zor.
Sırtımda dertlerimden koca bir yükle, sürünüyorum yerlerde.
Tutunmam lazım, tutunacak bir dal arıyorum,
Tam bir dal buluyorum, ayağa kalkacağım,
Sırtımdaki yük ağır geliyor, kırılıveriyor dal.
Yine düşüyorum en dibe, tekrar tekrar düşüyorum.
Şu çamurlu yolda ne karlar yağdı, üşüyorum.
Şu çamurlu yolda ne yağmurlar yağdı ben ıslandım.
Birkaç defa Güneş açtı, gözlerimi kıstım.
Soğuk günlerden sonra alışmak zordur sıcağa,
Alışamadığımı fark etmiş olmalı ki Güneş,
Bana kendini gösterişi sadece bir kaç dakika.
Tek sürünen ben değilim şu yuvarlağın içinde,
Kuşlar havada, balıklar suda, ben karada sürünüyorum.
Herkesin kendine göre büyük bir derdi var, biliyorum.
Canım hiç bir zaman öteki tarafa seyahat etmedi,
Ruhum defalarca öldü öldü, dirildi.
Sanırım şu üç günlük dünyanın üçüncü günündeyim,
Umarım öyle olur, eh artık ben gideyim.
Çünkü çektiğim sıkıntılar, akıl bırakmıyorlar.
Sanırım biraz daha kalırsam, aklımı yitireceğim.
Sanırım biraz daha kalırsam, ben delireceğim...