Karam_Kedii

Ben bir yere gitmem merak etme sevgilim;
          	Ben seni bırakmam.
          	Ben hep aynı gezegendeyim.
          	Zaman geçse de,
          	İnsanlar değişse de,
          	Kim kiminle nerede
          	Ne yapıyorsa yapsın
          	BEN HEP AYNI GEZEGENDEYIM
          	BEN HEP SENINLEYIM...
          	

Karam_Kedii

Kendimden nefret ediyorum ama bazen kendime acıyorum.
          Ruhumun ne kadar zavallı ve acınası halde gözüktüğünü biliyorum.
          Ruhum yara bere içinde.
          Bir kere çürümüştü o malum zamanda.
          Çok büyük bir sakatlanma geçirdi sol bacağım(kalbim),
          Yere düşüverdim mi bir kere kalkmak; ölüm acısı çekmek kadar zor.
          Sırtımda dertlerimden koca bir yükle, sürünüyorum yerlerde.
          Tutunmam lazım, tutunacak bir dal arıyorum,
          Tam bir dal buluyorum, ayağa kalkacağım,
          Sırtımdaki yük ağır geliyor, kırılıveriyor dal.
          Yine düşüyorum en dibe, tekrar tekrar düşüyorum.
          Şu çamurlu yolda ne karlar yağdı, üşüyorum.
          Şu çamurlu yolda ne yağmurlar yağdı ben ıslandım.
          Birkaç defa Güneş açtı, gözlerimi kıstım.
          Soğuk günlerden sonra alışmak zordur sıcağa,
          Alışamadığımı fark etmiş olmalı ki Güneş,
          Bana kendini gösterişi sadece bir kaç dakika.
          Tek sürünen ben değilim şu yuvarlağın içinde,
          Kuşlar havada, balıklar suda, ben karada sürünüyorum.
          Herkesin kendine göre büyük bir derdi var, biliyorum.
          Canım hiç bir zaman öteki tarafa seyahat etmedi,
          Ruhum defalarca öldü öldü, dirildi.
          Sanırım şu üç günlük dünyanın üçüncü günündeyim,
          Umarım öyle olur, eh artık ben gideyim.
          Çünkü çektiğim sıkıntılar, akıl bırakmıyorlar.
          Sanırım biraz daha kalırsam, aklımı yitireceğim.
          Sanırım biraz daha kalırsam, ben delireceğim...

Karam_Kedii

Çok özledim...
          
          
          O kadar çok özledim ki uzun uzun konuşamıyorum, uzun uzun anlatamıyorum, uzun uzun yazamıyorum. Uzun uzun gölgeler yok artık duvarımda, herşeyden korkan ve onu özleyen küçük masum gölgeler var. Göz yaşımdan sırılsıklam olmuş bir yastık, sağ tarafımdaki komidinde duran sigara izmaritleriyle dolu kül tabağı var. Artık o bile o kadar doldu ki içini boşaltacak gücüm yok, ellerimde söndürür oldum, bu ciğerime de acıyı büsbütün gönderen illeti. Uzun uzun nefes alamıyorum artık ve uzun yaşamayacağım sanırım. Daha fazla yaşayamayacağım. Tek yapabildiğim karşımda duran kitaplığımdaki onun bana verdiği kitaba uzun uzun bakmak, dalıp gitmek. Onu bile alıp okumaya gücüm yok. Kim bilir sayfaları mezarım olur belki. Verdiği kitabın sayfaları arasında ölmek güzel olabilir lakin ben onun kolları arasında ölmek isterim. Hiçbir şeyi beğenmiyorum evet çok bencilim. Ama çok seviyorum be. Aşk mükemmelliyetçiliği arz ediyo. Ama aşk ciğerimi yakıp kalbimi beceriyo. Bu aşkta mükemmel olan tek şey "o"...

Karam_Kedii

Tamam biraz virüslü bir hastalığa yakalanmış olabilirim. Şimdi bana ilacımı içirmeye devam edin ve ölüyormuşum ya da ölecekmişim gibi davranmayı kesin. Hepimiz zaten bir gün öleceğiz. Klasik bir gerçektir bu. Ama klasik olmayan gerçeğimse ben zaten çoktan ölmüştüm. Siz farkında değildiniz. Ya da farkında olup değilmiş gibi davrandınız. Oysa benim hayatım çoktan bitmişti. Bir hastalığa bağlamayın herşeyi, benim tek katilim sizdiniz. Benim tek katilim hayattı. Alerjik bir virüsmüş güya. Benim bir yemeğe ya da bir baharata alerjim yok. Benim kendime, size ve yaşamaya alerjim var. Nefes aldığım an öksürüyorum ya, nefes almama karşı hayat. Yaşamama karşı. Artık şu küçücük kağıtta yazan hastalığın arkasına sığınmayı bırakın ve tüm gerçeklerle yüzleşin!

Karam_Kedii

Günlerdir, durmaksızın sağnak yağdı ve ben onla eş zamanlı olarak günlerdir sağnak ağladım. Önce düşünüyordum normal bir insan gibi. Hava da açıktı. Sonra düşüncelerim karışık bir hal almaya başlayınca gökyüzünde şimşekler çaktı. Unutulmaz anılarımı, acılarımı düşündükçe, yıldırımlar dört bir yana düşüyordu. Bir şeylerin sebebini sorgulamak için "Neden!" diye haykırışlarım, gök gürlemesine neden oluyor, fırtınalar estiriyordu. Ve ben ağlamaya başlayınca, sular seller birbirine karıştı. Can kırıklarımı seller aldı ve koca bir duygu çöplüğüne taşıdı. Ben duvarlara yumruk attıkça denizdeki dalgalar coştu, yer gök sarsıldı, tsunamiler hayallerime büyük darbelerle çarptı... Ama ben bütün bunlara rağmen o suların arasında yüzmek ve hayata tutunmak zorundaysam hâlâ beni seven birileri var demektir...

Karam_Kedii

Hani sinirlenince duvara yumruk atıyorum ya, sonra duvardan özür diliyorum, işte bu kadar dengesizim ben... Aynı anda hem nefreti hem şefkati yaşıyorum. Aynı anda hem uykusuz hem de uykuluyum. Aynı anda hem ağlıyor hem gülüyorum, özür dilerim delirdim galiba. Ah şu gecelerin bir dili olsa da konuşsa! Yıldızlara karşı sigara yakanlara, ay ışığında ağlayanlara haykırsa; "sizi kim delirtti?" diye... Cevap veremesek, susup kalsak gecenin karanlığında. Ay' ın ışığına sığınıp kayan bir yıldızdan yardım istesek. "Beni kimin delirttiğini söyleyemiyorum Ay! Onun ismini en son sen kayarken dilediğim dilekte dile getirmiştim ey Yıldız! Ama şimdi o kadar ulaşılmaz ki ismini bile söyleyemiyorum, geceye cevap veremiyorum." diye çaresizce yakınsak, sessizce haykırsak, sessizce ağlasak ve Güneş her zaman olduğu gibi yine bize doğmasa...

Karam_Kedii

Sevmek; sevenlerin ve aşık olanların dilindeki tek gerçek. Sevmek, yaşanılmaya değer en güzel şey...
          
          
          
          Sevmek gökyüzünde uçan bir kuş, okyanusta yüzen bir balık. Sevmek siyah, belki beyaz, belki de kırmızı, sevmek gökkuşağı... Sevmek, güneşin yakıcılığı, ayın masumluğu kadar gerçek.
          
          
          
          Sevmek; senin kalbin kadar tutkulu, gözlerin kadar fevkalade."Sevmek bir ömür..." ister ya da istemez ama ne olursa olsun ben seni bir ömür seveceğim...