@ Kim_Remi23 Oluşturduğu parçalarla bir eser sunmuş her kısmını yazılarla doldurmuştu, elinde süslemek için hiçbir renk kalmamıştı, onun yerine aynı renk harfler ve anlamları kullanmıştı. Ona bakınca renkleri göreceğini düşünmüştü, ama gittikçe gözünde solan tüm sahneleri tekrar tekrar yaşatmaktan başka bir işe yaramıyordu. O zaman daha fazla gömülüyor, bu kez kendi eserine doğru çekiliyordu. Elindeki kalemine sıkıca tutunuyordu, eserinde yeni yazılar için boş yer arıyordu. Son boş kalan kısıma dokununca bu kez eserinin dışında değil, içindeydi. İçerisi dışından daha da boştu, bunu bir fırsat bilmekten başka bir şey düşünemedi bile. Tamamen karanlıktı ama görmek için ihtiyacı olan ışık dışarıdan gelmiyordu bu kez. Kendi içindeydi, kendi eserinin içinde bu kez yukarı değil, aşağıya açılan bir delikten geliyordu. Ama zamanı yoktu eserinin dışında olduğu gibi içinde de tamamlanmamış kısımlar süslenmeliydi. Işığın yönü gittikçe rahatsız etmeye başlıyordu, alışık olduğundan farklıydı. Bu farklılık eskiden güvendiği ışığın yönüne, sık-sık yukarı bakmasına sebep oluyordu. Ama hiçbir zaman orada olmuyordu, aşağıdan gelen ışık süzmesi gerçekte eskisinden farklı olmasa bile yeterli değildi. Bir türlü satırlarını tamamlayamıyor, sadece nasıl kontrol edeceğini, bu karanlıktan nasıl çıkacağını düşünüyordu. Ama farklı olan hiçbir şey yoktu, aynı yerde, aynı alanda, aynı çukurda, aynı delikle baş başaydı.