Ruhumun yaralarına merhem bulamadım. Tıpkı geçmişimin sancılarına ağrı kesici bulamadığım gibi. Çok ağrı kesici yutardım eskiden, simidi ise bıraktım. Çünkü biliyorum ki zihnime yerleşen geçmişin sancıları migren haplarıyla geçmiyor. Çocukken masasının altına saklanır kulaklarımı tıkardım. Gördüğüm halüsinasyonlardan kaçmak için çabalardım kulaklarımı tıkasam da duyar gözlerimi kapasamda ruhumla görürdüm. Engel olma çabalarım faydasızdı, ne acım dinerdi ne sesler susardı ne de biri sarılırdı. Beklesem de hiç biri olmadı. Bu yüzünden gözlerimi borçlular bana, bu yüzden ağlamaktan sökülen ciğerlerimi borçlular, bağırıp çığlık atmaktan aşınan ses tellerimi borçlular, bana gecesi kabus alemi ilan ettiren insanlar huzurlu uykular borçlular, gülüşlerimin arkasında saklanan yaşlar yüzünden bana gerçek gülüşlerimi borçlular, sevilmeyi borçlular, sevmeyi borçlular ve de bana huzur borçlular. Bir de baba borçları var bana, kahramanım olacak kol kanat gerecek bir baba. Bana verilen bir baba değil bir katilden ibaretti de...