Neden bıraktığı bir kenara, piyano çaldığını hatta böyle bir mesleğinin olduğunu bile bilmiyordum. Ares gibi sevdiği şeyleri bırakmak zorunda kalmış olmalıydı.
Saraç'ın yüzünde yer etmiş gülümsemenin arkasında bir fırtına kopuyor olmalıydı.
Beni kollarının arasına alıp sıkıca sardı ve bir an sonra, dikkatlice ellerini yüzümün iki yanına koydu.
"Sen ne hissediyorsun peki? Mutlu musun?" Ne diyeceğini bilemez haldeydi. "Korkuyor musun?"