Hatırladığım şeylerden biri kahramanın hikayesine benzer bir fikrimi olmasıydı. Kahraman en sonunda başa döner ancak değişmiştir. Benim fikrim ise düşüncelerim hakkında verdiğim kararların örüntülerinden ortaya çıkmıştı. Başta kabul edilen bir gerçeklik vardır. Sonra o gerçekliğin neden yanlış olduğu. En son, aslında baştaki gerçekliğin geçerli olduğu ama sebebinin görünenden fazla olması. Hatırladığım bir başka şey ise sözlerin geçerliliği ve bu da ilk kurala bağlanıyor. Bir başkası ise eşitlik. Küçükken çok ağır bir eşitlik takıntım vardı ve bu kuralın varlığına onun da yardım ettiğinden eminim. Ya da diğer türlü. Ayrımın şu anda pek bir önemi yok. Kuralın genel yapısı şuydu: Kaybettiğin kadar kazanırsın ya da, benim daha çok odaklandığım, kazandığın kadar kaybedersin. Bunlara artık ne kadar inandığımı bilmiyorum çünkü onlar hakkında uzun süredir düşünmedim. Aklımı o kurallar yerine başkaları kapladı ve durum her zamanki gibi içinden çıkılmaz gözüküyor. Ama bunu fark ettiğimde bana yardımcı olan şey başkalarının sözü oluyor, bir hikaye daha tamamlamaya yaklaşıyorum. Şu anda bile beni umutlu kılan şey o sözler ve o sözlerin gerçekliğini görmüş olmam. Bu seferki fark ise her türlü engebeliğe rağmen iyileşeceğime inanan bir parçamın olması. O parça yeni değil ama ancak son zamanlarda onun varlığının daha sık farkında oluyorum ve bu bana çok yardımcı oluyor. Depresyonun kısır döngüsünün bir tersini yaşıyormuş gibi hissediyorum. Ama o dediğimdekinde bile bir hata olduğunu aktif olarak kavrayabilmem bir şeylerin işe yaradığını gösteriyor.