Mehmet_Celik27

Beli bükülmüş ihtiyarlar, süt emen bebekler, otlayan hayvanlar olmasaydı belâlar sel gibi üstünüze dökülecekti. 
          	
          	(Acluni, Keşfü'l-Hafâ, 2/230)
          	
          	
          	
          	
          	

Mehmet_Celik27

Bir yol görünüyor bana.
          Gidip gitmemek arasında kararsızım.
          Bu menzilin sonu ölüm, biliyorum.
          Büyük bir kararlılıkla yürüyeceğim.
          Kafamda ne varsa hepsinden sıyrılıp gideceğim.
          Dönüşü olmayacak bu yolun.
          Fark ediyorum... Çünkü artık son nefeslerimdeyim.
          Gidiyorum.
          Bu defa ciddi ciddi.
          Bedenim kalsa bile insanların arasında.
          Ruhum, aklım, fikrim ve soyut olan her şeyimi alıp gidiyorum...
          Yalnızlaştığım onca insanın içinde, 
          Elvada dememe gerek var mı?
           #MehmetCelik

Mehmet_Celik27

Üzüldük.
          Kırıldık.
          Lime lime olduk.
          Yaşımızdan daha olgun gösterir hâle geldik.
          Yaşıtlarımız hâlâ çocukken bizler çok büyüdük. 
          Onlar hayatı en güzel şekilde yaşarken. 
          Biz hayatın en ala acılarını yaşadık... 
          Sessizleştirdi acılarımız bizi. 
          O kadar sessizleştirdi ki
          Bizi tanımayanlar, dilsiz ve sağır zannettiler. 
          Çünkü artık duyamıyordukta. 
          Ya da duymak istemiyorduk. 
          Ne bileyim işte bu aralar çok karmaşık duygular içerisindeyim. 
          Birilerine en ağır şekilde ceza veriyorum, 
          Lakin bunun faturası bana çok ağır oluyor. 
          Gidemiyorum, senden başkasına Rabbim. 
          İçine düşmüş olduğum bu bilinmemezlikten kurtar beni. 
          Yoksa bu ağır imtihana sen yardım etmesen... 
          Dayanacak gücüm yok. 
          En ufak bir sarsıntıda, tepe taklak olacağım. 
          Bana yardım et Rabbim. Bana yardım et... 
           #MehmetCelik 
          

Mehmet_Celik27

Biraz yorgunum, kavgalari birikiyor insanin!
          Her uzvundan ayri ayri tasiyor acisi zamanla! 
          Yasimdan yorgun, yasimdan telasliyim bugunlerde!
          Kac yasindayim sahi saymadim, bilmiyorum!
          Belki kirklarimdayim belki otuzlarimda! 
          Belki de doksan sene yuvarlandim bu dunyanin sirtinda! 
          Hic bilmiyorum! Hayat taviz vermedigi hizi ve kavgasiyla akip gidiyor!
          Baharin rahiyasindan akip cosan ciceklerle hatirliyorum lise yillarimizi! 
          Kimimize kis, kimimize bahar olup caniyla degen babalarimizi!
          Bu memlekette insanlar belki de en cok baba sancisiyla inliyor, en cok baba deyince aklimiza gelir cocuklugumuz! 
          Mazinin araladigi perdeden siziyor eski gunler! 
          Onlarla kavgali onlarla sevdali oldugumuz! 
          En cok baba yoklugunun husraniyla kiziyormus zaman ayriligin yarasini!
          
          Adil Erdem Beyazıt