59. BÖLÜMDEN ALINTI:
...Artık kimse dost değil. Belki de zaten bugüne kadar hiç olmadı. Vakit tüm düşmanları ittifak halinde görme vaktine döndü. Konuşulacak, yapılacak çok şey var ama en önemlisi biraz daha yavaş, biraz daha sakin ve dikkatli hareket etmek." Bu sözler onları korumak, uyarmak içindi. Yaşanacak her şeyi hissediyordu. Tıpkı Elmas gibi o da yanılmazdı.
Hisler yanıltmazdı. Bilirdi.
"Zor," dedi Aras ciddi bakışlarıyla. "İnan artık en zoru bu. Kuzey başta olmak üzere hepimiz için... Aylardır ilaçları, yası, üzüntüsü, kendinde duyduğu nefret onu uzak tutuyor bu savaştan ama artık onun da bardağı taştı. Kuzey artık eski Kuzey değil. Hiçbirimiz eskisi gibi değiliz. Daha kirliyiz, daha tehlikeliyiz, daha kinliyiz. Bizi düşünürken bulursun belki ama sakinken asla. Bizi birlikteyken yeniden görürsün ama bir savaşın ortasında..."
"Evimizin, ailemizin annesini kaybettik." Dedi Buğra hüznünü sesinin her zerresine yansıtarak. "Elimiz kolumuz bağlıyken bizden en değerlimizi aldılar. Bizi en mutlu, en savunmasız günümüzde vurdular. Senelerdir sadece bir kez gardımızı indirdik. Onların düğün günü bizim de senelerdir en mutlu günümüzdü. İşte bizi o gün vurdular." Gözleri titredi Gümüş'ün gözlerine bakarken. O günden sonra belki de acısını dile getirmeyi başardığı ilk konuşmasıydı. "Bizi bir kez daha vuramayacaklar, elimiz kolumuz bağlı çaresiz bırakamayacaklar. Bizim gardımız tekrar düşmeyecek. Çünkü o günden sonra gardımızı indirecek kadar yüzümüz gülmeyecek..."
"Hiç belli olmaz." Dedi Gümüş dalgın ve kısık bir sesle.
(Olaylar hız kesmeden aldı başını gidiyor ve ben artık ikinci kitabın yükünden kurtulmak istiyorum. Bu kadar mı zor olur? Bu kadar mı olaylı olur? Bu kadar mı can yakar her bölüm? Bu kitabı ilk yazmaya başladığımda benim bile bu kadar üzüleceğimi bilmiyordum :)) Bazen akışa kapılıp gidiyorum bende. Üçüncü kitaba geçmeden bana nefes almak yok gibi geliyor...)