iki sene önce bu arka balkonda oturup karşıya baktığımda bu evler yoktu. ışıklar bu kadar çok göz almazdı mesela. fabrikadan duman bu kadar çıkmazdı. evimizin önü çimenlik olurdu, bazen domates ekilirdi ve o domatesler evdeki salataya, salçaya katılırdı. iki sene önce ben limonlu tarçınlı suyu içerken karnım hissettiğim aşkın ve kıskançlığın büyüsüyle karışırken yoktu bu evler. bu iki evin duvarı benim o kıvılcımlanan heyecanıma yetişemedi. ve o evler çabucak yapıldı, kat çıkıldı, çatısı kondu. ben hissizleştim. çimenlik gibi betonlaştım. daha sert bir insan oldum. artık bahçede yetişen domatesi doğramıyorum, artık ellerimde bıçağın bıraktığı izleri taşımıyorum, artık seni sevmiyorum ama çok özlüyorum. yağmurdan sonra beton kokusunu daha keskin alıyorum. artık seni sevmiyorum. ve senin hakkında yazıyorum. senin hakkında yazıyorsam benim için bitmenin son evresine giriyorum.