Nazan_kdr

Çok sıkıldım barut'u yazsam mı?

Nazan_kdr

"Elimi kestim, geçen gün." Dediğimde elime kaydı gözleri. Her iki eli de cebindeyken bir elini çıkarıp tam da kesik olan elimi elini koyduğu gibi bulmuş ve kestiğim yere bakmıştı. Dudaklarının arasından kesik ve kısık bir nefes hür kaldığında gözlerime bakmadan elimi inceledi. 
          
          "Acıyor mu?" Diye sordu. Başımı iki yana salladım, olumsuz anlamda. Gözlerim sadece yüzünde ve mimiklerinde gezinirken, gözlerime bakmadan, "Yüreğimde açtığın yaralar... Onlar çok acıtıyor canımı..." Dedim. Dediğim gibi gözlerime değdi kara gözleri. O an gözlerinin içinde kopan fırtınalar, kasırgalar baktığı yeri beraberinde yakıp yıkıyordu. 
          
          Beni de yakıyor ve yıkıyordu. O bana baktıkça ben yıkılıyordum. Kendi bedenimin enkazı altında can veriyordum. 
          
          "Kesiği neden sarmadın?" Dedi. Cümlem sanki ona hiçbir şey ifade etmiyormuş gibi konuyu değiştirdi. 
          
          "Sen sar istedim... Yaralarımı, beni, yüreğimi... Sen sarıp sarmala istedim. Yapamaz mısın, yüzbaşı? Görünen görünmeyen bütün yaralarımı sen saramaz mısın? Canım yanıyor, beni anlayamaz mısın?" Dedim. Ama boşuna demişim. Çünkü onun için hiçbir şey ifade etmiyordu sözlerim, cümlelerim. 
          Zira susmaktan başka birşey yapmıyordu. Her hareketi, tavrı canımı yakıyordu.
          
          Dokunmadığı hâlde canımı yakıyor, yaralar açıyordu bedenimde, ruhumda. Oysa bir kere dokunsa, sarsa yaralarımı ne izi kalırdı yaraların ne de hatrı giderdi dokunuşların... 

Nazan_kdr

@ Nazan_kdr  yiaaa teşekkürler 
Reply

yeagereen

@ Nazan_kdr  alıntının güzelliği... Okumam için kendine çekio resmen
Reply

Nazan_kdr

@ Nazan_kdr  Aytekin herkesi yakar ve yıkardı ama bir aheste'ye dingin bir fırtına olurdu. Lakin aheste onun dingin fırtınasında bile savrulup yaralar almıştı. Aytekin herkese kasırgaydı, aheste'ye bile...
Reply