Ah sevgilim, gözümü her kapadığımda gözlerimin önünde canlanan siluetine sımsıkı sarılmayı çok özledim. Sen gittin sevgilim, sen gittin ve bizi yarım bıraktın. Yarım kalmış hikayeler daha çok acıtır derlerdi, inanmaz güler geçerdim. Doğruymuş, biz yarım kaldık ve bu çok acıttı. Keşkem, iyikim, gözyaşım, gecem, gündüzüm, herşeyim.
Seni o kadar çok özledim ki kelimeler anlamsız kalıyor. Sana gelmeyi, sesini duymayı, kokunu solumayı, saçlarınla oynamayı o kadar özledim ki ne desem boş, ne desem anlamsız, ne desem eksik kalıyor. Ah sevgilim, bazen diyorum ki; yarım kalmasaydı sevgimiz, biz nasıl olurduk? Hâlâ deliler gibi eğlenip kahkahalar atarmıydık mesela? Ya da bizim sustuğumuz sadece gözlerimizin konuştuğu anlar tekrar yaşanırmıydı? Belki de dahası olurdu, sevgimiz katlanarak artar deliler gibi aşık olurduk. Gözlerimizin ışığı hiç sönmez birbirimize baktıkça daha çok ışıldardı. Bunlar sadece hayal olarak kaldı sevgilim. Biz yarım kaldık. Biz tamamlanamadık. Biz tamamlanamazdık.