OktayRaspentino

Anne ve Baba ne kadar'da sevilirse sevilsin, bazen onlardan kurtulmak ister insan. sıkarlar , döverler, bağırırlar herşeyi yaparlar ama onlar hep sevilen insanlardır. Ama ve ama ben onlar öldükten sonra daha çok rahatlayacağımı  biliyorum. Ne kadarda yanlış bir düşünce olsada bu böyle kardeşler. Az insan çok huzur. Ne Anne nede baba..

OktayRaspentino

Anne ve Baba ne kadar'da sevilirse sevilsin, bazen onlardan kurtulmak ister insan. sıkarlar , döverler, bağırırlar herşeyi yaparlar ama onlar hep sevilen insanlardır. Ama ve ama ben onlar öldükten sonra daha çok rahatlayacağımı  biliyorum. Ne kadarda yanlış bir düşünce olsada bu böyle kardeşler. Az insan çok huzur. Ne Anne nede baba..

OktayRaspentino

Bence insan bilinci evrimde trajik bir şekilde ilerledi. Çok fazla bilinçlendik. Doğa kendinden bağımsız bir bakış açısı yarattı. Bizler doğa kanunlarına göre var olmaması gereken yaratıklarız. Hepimiz bir yanılsama içindeyken, duyusal deneyimler ve hislerin gelişimi sayesinde birey olduğumuzu sanan fakat, aslında bir hiç olan bireyleriz.

OktayRaspentino

Göğüs kanseriydi annem. Anneler gününde bir paket sigara almıştım ona. Çok anlamlı bir hediyeydi benim için. Gül alsam solardı, ev eşyası alsam bizim için çalışması gerektiğini düşünür kendini köle sanır üzülürdü. Ama bir paket sigaranın her dalında ciğerlerine işledim annemin. Beni sevdiği kalbinin altına bıraktım ona olan sevgimi.
          
          Astım hastası olduğu kadar uyuşturucu bağımlısıydı kardeşim. 100 liralık ot almıştım, doğum günü hediyesi olarak. Abi kardeş olarak hiç güzel anımız olmadı ama cigaranın her dumanında saçını okşadım onun. Ayık kafayla çekilecek dert değiliz ikimiz de.
          
          
          Babam. Babamın bir hastalığı var mı bilmiyorum. Pek konuştuğumuz söylenemez. Eve alkollü geldiğim gecelerde odasının kapısından ona bakar “iyi ki varsın baba der o uyanmadan odama geçerim. Babam için pek bir şey yaptığım söylenemez. O sadece benim iyi bir hayatım olsun ister ben ise bokun içinde boğulmayı görev bilirim.
          
          
          Kendim için ise yeni intiharlar ediniyorum, anti depresan mayhoşluklarında. Alkol şişelerinin kırık uçlarıyla ölümler yazıyorum alnıma. Ayrılıklar topluyorum şehrin kaldırımlarından. Acılarım ile karınlarını doyurup terk edilişlerim ile evlendiriyorum. Kendim için bir sik yaptığım yok kısacası. Her gün en az bir şişe şarap içip acılarımı ve yalnızlıklarımı avucuma alarak birkaç öykü ve şiir yazıyorum. Sonra sızıyorum uyanmak istemediğimi haykırarak.

OktayRaspentino

Bugün Okuldayken aradı beni. Bir yerden bir miktar alacağı vardı, onu almış. okuldan sonra erken gel de üzerine falan bir şeyler alalım. dedi.
          okuldan sonra çıktım, yanına gittim. Kazak, ayakkabı falan aldı. Ödeme yapmak için ilerlerken ayakkabısının altının delik olduğunu gördüm. Pek de iyi değil durumumuz.
          Ama her zaman beni yani tek evladını hiç ezik bırakmadı. Kaç yaşında adamım adam hala beni düşünüyor. Yıllardır aynı pantolonu, aynı kazağı, aynı ayakkabısı.
          Oğlum babalarınızın sağ iken kıymetini bilin lan. Lisem bitsin, aslanlar gibi bakacağım, yaşatacağım ulan.

OktayRaspentino

Son sigaramı içip uyuyacağım, Benim en büyük yalanım. Herkes inanır bu yalanıma, Ama ben inanmıyorum. İnsanın kendini kandıramaması ne kadar kötü bir şey. Bence insan kendini kandırırsa dünyayı ele geçirebilir. Çünkü vicdan diye soyut bir varlığı olmaz. Vicdan, Annemizden babamızdan Hatta Allah’dan çok onun sözünü dinleriz. ÇünküAllah bizi sadece cehennemle cezalandırır. Ama vicdan, Bir mengeneyle kalbimizi sıkıştırır, karabasan gibi uykularımızı ele geçirir, kısacası hayatımızı zehir eder. Çok garip, Allah önce aile diye bir eğitmen sunar, sonra okul diye bir kümeste eğitim sunar sanki bizi eğitecek bir duygumuz yokmuş gibi. Vicdanımla tanıştığımdan beri, Ailemi dinlemiyorum. Çünkü ben yaşamak istiyorum. Doğru bir şekilde değil, İstediğim gibi…

OktayRaspentino

küfürle bir şekilde rahatlamaya çalışırken, küfürlerin yetmediği insanlarla yaşamak hayatta en zor şeylerden biri. misal motosiklet çalan yavşaklar, emeğimizi çalanlar, çalanlar, çalanlar.. gerek hayatımızdan, gerek bizden, gerek cebimizden. küfürler bir süre sonra kifayetsiz kalıyor lan. tükettik bütün limitleri. yazıklar olsun bu tip şereften, haysiyetten, vazgeçişinize gün gelir, elbet devran döner, hiçbir zaman karanlık çıkmamazlık edememiştir aydınlığa.

OktayRaspentino

Bilmediğim bi şehir gibi kalbin, kendime sığınacak bir yer bulamadım. O yüzden gittim . Ama gitmem senin için daha iyi kadın.. Benim tenimde yalnızlığın yara izleri var.  Ruhumda günah kesikleri, Beynim de bir piç var kadın… Ben eylül gibiyim kadın, sonbaharı başlatırım yüreğinde… Kalbinin umut yapraklarını dökerim kadın… Sen nefessin kadın. Ben ise bir ölüyüm.. Boşa gider benle geçen zamanın. Sen en iyisi git kadın,
          ben bir bankta şarapla uyumaya devam edeyim…

OktayRaspentino

Ciğerleri parçalayan öksürüğün ağza getirdiği kanlarla yazılar yazıyorum. 
          Mutlulukla alakalı çizilen güneşli resimlerin üstüne işiyen küçük piçtim zamanında. 
          Hala da öyleyim ama bi farkla bazılarına gülmek yakışıyor onların mutluluğu bölmek istemiyorum.
          Her ne kadar kandırılsalar da gülüyorlar.

OktayRaspentino

Çocukluğumu 12 yaşında ayakkabısı olmayan bir ayakkabı boyacısı çocuğa hediye edip gidiyorum. Bir aralar Şeytanın günah emzirterek büyüttüğü bu kenti bırakıyorum, beynimde son aşk savaşından hediye kalan ayrılık mermisiyle. Ben daha Kemal Sunal ın ölümünü sindirememişken şimdi de aklıma neşat babamız geliyor.Şimdi bir de sen gittin ya amına koyım bu kentin.