Bu acımasız hayatta küçük Fatma çaresiz ve yetimdi. Bu onun suçu değildi belki ama üstelik bir de görme engellisiydi. Bu onu daha da çok çaresiz yapıyordu. Yaşadığı yerde ev de değildi yıkık dökük terkedilmiş bir kulübeydi. Çaresiz Fatma'ya çevresinde yaşayan insanlar yardım ediyordu.Fatma hayatta tek isteği annesini görmekti onu öpüp koklamaktı şefkat istiyordu belkide bu yetim. Fatma kalp çizmeyi öğrenmek istiyordu. Çevresindeki bir arkadaşından yardım istedi. Öğretmişti öğretmesine ama ne yapacaktı bu kalbi yetim kız. Hem de yamuk yumuk çiziyordu. Bir akşam yatacağı zaman bir kağıda kalp çizip uyumuştu. O kalbi annesine vericekti belkide yetim kız. Ama yetim kızın annesi o gece Malesef Fatma'nın rüyasına girmemişti. Bu sefer daha güzel bir kalp çizmişti belki bunu beyenirde rüyama girer düşüncesiyle. O günde anneler günüydü bu gün o gündü. Vericekti o zavallı kalbi annesine bir heyecanla uyudu... Girmişti annesi rüyasına yüzü belirgin değildi ama olsun. Rüyasında kalbi annesine vermek için koştu koştu "tıık" diye bir ses geldi korkuyla "annee"diye bağırarak uyandı bir korkuyla. Çok üzgündü zavallı Fatma. Öğlenleğin dışarı çıktı bi hayli zor bir şekilde çocuklar eyleniyordu seslerini duyuyordu. O da çömeldi elindeki tebeşiri çevresine büyük bir kalp çizdi. İçine girip gözlerini kapadı ve uyudu...