PL8479

Ah nerede vah nerede
          	Kimde unuttum kalbimi acaba
          	Ah nerede vah nerede
          	Bir bilen olsa ah nerede

PL8479

Ne seni unutabiliyorum , ne senden kalanları...
          
          Başımın içinde bir kanser tümörü gibi büyüyor büyüyorsun. Seni unutamamanın verdiği acılara dayanamıyorum artık. Unutamamanın bu kadar kahredici, çıldırtıcı olduğunu bilmezdim. Her yerde, her zaman benimle birliktesin, işin kötüsü her şey seni hatırlatıyor. Kalabalıkta gelişigüzel söylenmiş bir söz bile yetiyor seni düşünmeme. Yalnızlığımda ise sesin kulaklarımda çınlıyor. Avuçlarının serinliğini hissediyorum alnımda. Yaşanmış zamanlar bir film şeridi gibi geçiyor hafızamdan... Anılarımızı en küçük noktasına kadar birer birer hatırlıyorum. İşte o zaman; bu seni unutamayan başı, duvarlara vura vura parçalamak geliyor içimden...
          
          Renklerin, kokuların, seslerin ve ışığın bile seni hatırlattığı bir dünyada yaşamak, harikulade bir şey olurdu belki. Ama sen de unutmasaydın. Beni unutmadığını sevdiğini bilsem her şeye katlanırdım. Unutamamanın biriktirdiği o dayanılmaz acılar, unutulmamanın vereceği eşsiz mutluluğun içinde erir, kaybolurdu. Sevmek bir bakıma unutamamağa mahkum olmaktır...
          
          Sevilmemişsek; bir de unutulmaya mahkum oluşumuz var en hazini. İnsan, unutabildiği kadar güçlüyse; unutamadığı ölçüde yıkık ve ezik kalıyor...
          
          Beni sev demiyeceğim, ama onuda sevmemeliydin. İkimiz de olduğun yerden çok uzağız. Güzelliğinin, büyüklüğünün yanında biz neyiz ki? Unutulmak; ikimize de kadehlerden tattıracağın bir içki olmalıydı. O içkinin sefil sarhoşluğu içinde seni düşünmeli, hep seni özlemeliydik. Unutamamak, sarhoşluğumuzu kamçılayan bir kırbaç olmalıydı. Gitgide işleyen, büyüyen bir yara olmalıydı tenimizde...
          
          Unuttuğunu her ikimizde bilmeli, fakat seni hiç unutmamalıydık. Oysa şimdi unutulan da benim, unutamayan da. Ancak, bir kurşun atımı uzaktasın benden, biliyorum ve ciğerlerime saplanmış bir kurşun gibisin hala. Seni çıkarıp atmak da elimde değil, sana gelmek de...
          
          

PL8479

            
            Gelsen ne değişecekti ki? Beni hatırlayacak mıydın? Hatırlasan da sevinecek miydin gelişimden? Gözlerinin içi gülecek miydi? Hiç konuşmadan " Ben de seni özledim " diyebilecek miydi ellerin? Hayır, değil mi? Öyleyse hiç gelmeyeceğim sana. Böylesi daha iyi..
            
            Gün oluyor; seni unutabilmek için bu şehirden çok uzaklara gitmek istiyorum. Sokaklar, evler, caddeler, vitrinler seni hatırlatmasın diye. Gün oluyor; anlıyorum senden ve bu şehirden kaçmanın faydasızlığını. Çünkü; biliyorum nereye gitsem benimle geleceksin, ya da gittiğim her yerde senden bir şey olacak...
            
            Sen unuttun fakat unutulmadın. Bense unutulduğumu biliyor, fakat unutamıyorum. İnan, unutabildiğim gün seni yeniden ve daha çok sevmeğe başlayacağım...
Reply

PL8479

Çok benzediğimiz için bağlı olduklarımız
          
          
          
          Çocukken oynamayı en sevdiğimiz oyunu tekrar tekrar aynı heyecanla oynamak
          
          Hiç bıkmadan dilekler dileyerek üflediğimiz karahindibalar
          
          Seviyor sevmiyor oynadığımız papatyalar
          
          

PL8479

Kağıtlara bakarak öğrendim katlanmayı
          Ruhlarımız sessizce ağlarken uyumayı
          Sar sar sar beni
          Öpüşün daha dün gibi
          İkimizden biri ölmeliydi
          Yanıyor evim aklıma düştüğün an
          Nefret ediyorum senden o zaman
          Biliyorum eskisi gibi olamaz artık hiçbir zaman
          Yanıyor evim seni çok özledim tamam
          Nefret ediyorum kendimden o zaman
          Biliyorum eskisi gibi olamaz artık hiçbir zaman
          Her akşam dalıyorum bu bahçeye
          Dikenlerle dolu göğsünün üstünde dinlenmeye
          Sar sar sar beni
          Öpüşün daha dün gibi
          İkimizden biri ölmeliydi
          Yanıyor evim aklıma düştüğün an
          Nefret ediyorum senden o zaman
          Biliyorum eskisi gibi olamaz artık hiçbir zaman
          Yanıyor evim seni çok özledim tamam
          Nefret ediyorum kendimden o zaman
          Biliyorum eskisi gibi olamaz artık hiçbir zaman
          Yanıyor evim aklıma düştüğün an
          Nefret ediyorum senden o zaman
          Biliyorum eskisi gibi olamaz artık hiçbir zaman
          Yanıyor evim seni çok özledim tamam
          Nefret ediyorum kendimden o zaman
          Biliyorum eskisi gibi olamaz artık hiçbir zaman

PL8479

Bu garibin ömrü kimlersiz geçer, 
          Kelepçiyi vurur, zulmü laşe eder. 
          İnsan insanı böyle yar eder mi? 
          Düşmanı olsa gelse kabul eder mi? 
          Boğulabilir mi koynunda, 
          Hırçın dalgaları mest eder mi?