Panenka

Ne diyim. Böyle olmasını sen istedin. Yapabileceğim bir şey kalmadı. Umarım mutlusundur.

Panenka

Çok özledim E.... Seninle konuşmayı, bana bugün ne yaptığımı ısrarla sormanı çok özledim. Dünya'da benden başka bir şey yokmuş gibi; ben kaçırsam da inatla ısrarla, gözlerime bakışını özledim. Sözlerime kızmanı, kızarmanı özledim. Sadece seninle konuşurken hissettiğim mutluluğu özledim. Senden gelecek cevabı beklemeyi özledim. Sesini çok özledim. Saçlarını özledim. Duygularımın karşılığı olmasa da bilmeni istiyorum. Diyemediklerimi, bilmediklerini bilmeni istiyorum. Keşke sana, öyle bakmamın sebebinin gözlerimi kapattığımda sadece senin yüzünü görebilmek için olduğunu diyebilseydim. Keşke her şey daha farklı olsaydı.

Panenka

İniyor muyuz, çıkıyor muyuz bilmiyorum. Hacer Ceren, asansörün aynasında kirpiklerini inceliyor. Boşluğa bakarak mırlıyorum: 
          ”Hayatının geri kalanını biriyle geçirmek istediğini anladığın zaman, hayatının geri kalanının bir an önce başlamasını dilersin.”
          “Biliyor musun Hobbit?” [Bana “Hobbit” der.]
          “Neyi?”
          ”Yanılgılarımızın çoğu, düşüneceğimiz yerde duygulanmak ve duygulanacağımız yerde düşünmekten doğar.” Ve yanağımı öpüyor.
          “Bir gözlük almalısın Geronimo.” [Geronimo: Hacer Ceren’in lakabı.]
          “Neden?”
          “Her defasında dudaklarımı ıskalıyorsun.”
          
          M.M.