Ruhfelsefesi1654

Filistinli olup, Filistin davası uğruna samimiyet
          	ve inançla canını ortaya koymuş hiçkimseye,
          	bu kutlu mücadeleyi "mesele" olarak ifade
          	ettiremezsiniz. Bu dava; komşu, akraba,
          	toprak, para, mal, kız alıp veme vs meselesi
          	midir? Bu kadar sıradan olamaz değil mi?
          	
          	Ragıp es-Sercani'nin "Filistin" adlı kitabının 
          	Arapça orijinalinde Filistin konusunu
          	"dava" olarak ele aldığı hatta daha da ileriye
          	giderek "ümmet davası" olarak görülmesi
          	gerektiğini ifade etmektedir. es-Sercani
          	kitabında "ümmetin ortak davası, iman
          	mücadelesi" diye ifade ettiği Filistin için
          	yapılması gerekenleri sıralarken, kitapta
          	özellikle Filistin'in bağımsızlığı, toplumun
          	bilinçlenmesi, ekonomik boykot gibi
          	eylemlerle bu davanın desteklenmesi gerektiği
          	vurgulanır. Daha önemlisi de konuya İslâmi
          	bir bilinçle yaklaşarak "dava" söylemini
          	güçlendirmektedir. Amacı, Müslüman
          	toplumlarda Filistin konusunun yalnızca bir
          	siyasi veya bölgesel mesele olarak değil,
          	İslâm'ın önemli bir davası olarak anlaşılmasıinı
          	sağlamak ve toplumu güçlü bir şekilde
          	uyandırmaktır.
          	Kitabın Arapça orjinali bu şekildedir.
          	
          	Hulya 
          	
          	Doğru bilgiler için çok teşekkür ederim kardeşim. 
          	
          	Çeviri metinlerde ciddi hatalarla karşılaşabiliyoruz. Burda anlatılmak istenen Ragıb es-Sercani'nin Filistin ismindeki kitabının içinde şu çeviriye rastlamış olmamız oldu:
          	
          	"Filistin meselesi, İslam ümmetinin en hayati ve en tehlikeli meselesidir. Filistin meselesi, boğazlanan bir ümmetin, yok edilen bir halkın, gasp edilen bir toprağın, çiğnenen namusların ve unutturulmaya çalışılan bir dinin meselesidir. " 
          	
          	Burdaki çeviride Filistin'in bir mesele olarak ele alındığının söylenmesi asılsızdır. Kitabın esas ifadeleri Hulya kardeşimizin söylediği şekildedir. Öğrenelim ve anlatalım lütfen...
          	
          	Filistin davasında bilinçli hareket edebilmek için birbirimizi yönlendirelim. 

Ruhfelsefesi1654

@Hulya-53  rica ederim ne demek iyi ki varsınız. İnşaAllah çeviriyi yapan kişinin niyeti dediğin şekildedir. Allah nasılsa niyetlere şahittir. Aleykümselam annem de sizlere çok selâm söylüyor şimdi. Hepiniz Allah'a emanetsiniz. Kendinize çok iyi ve güzel bakın ❤️
Rispondi

Hulya-53

@ Ruhfelsefesi1654  bizler sana  teşekkür ederiz Ruhunfelsefesi. 
          	  
          	  Ruhunfelsefesi "dava" ve "mesele" her ikisi de Arapçadan Türkçeye geçmiş kelimelerdir; ancak anlam açısından farklılık gösterirler. Türkçe de genellikle "mesele" kelimesi daha sık kullanılırken, Arapça da "dava" kelimesi daha yaygındır. Çevirmen, orijinal metnin derinliğini ve yazarın niyetini Türk okuyucusuna daha iyi aktarmak amacıyla bu tercihi yapmış olabilir. Çünkü bazı kelimeler bir dilde belirli bir anlam taşırken, diğer dilde daha geniş anlamlar ifade edebilir. Türkçe de "dava" kelimesi genellikle hukuki bir anlam taşırken, Arapçadaki kullanımı ise çok önemli bir sorunu, mücadeleyi, talebi, amacı, ideali, çatışmayı, direnişi gündeme getirmek için daha geniş bir anlam yelpazesi sunar. Bu nedenle, çevirmen "dava" yerine "mesele" kelimesini seçerek anlamı daha doğru bir şekilde iletmeyi amaçlamış olabilir, diyoruz iyi niyetimizle.
          	  
          	  Annene selâmlarımızı ilet lütfen, güzel bakın kendinize. fi emânillah 
Rispondi

Ruhfelsefesi1654

Filistinli olup, Filistin davası uğruna samimiyet
          ve inançla canını ortaya koymuş hiçkimseye,
          bu kutlu mücadeleyi "mesele" olarak ifade
          ettiremezsiniz. Bu dava; komşu, akraba,
          toprak, para, mal, kız alıp veme vs meselesi
          midir? Bu kadar sıradan olamaz değil mi?
          
          Ragıp es-Sercani'nin "Filistin" adlı kitabının 
          Arapça orijinalinde Filistin konusunu
          "dava" olarak ele aldığı hatta daha da ileriye
          giderek "ümmet davası" olarak görülmesi
          gerektiğini ifade etmektedir. es-Sercani
          kitabında "ümmetin ortak davası, iman
          mücadelesi" diye ifade ettiği Filistin için
          yapılması gerekenleri sıralarken, kitapta
          özellikle Filistin'in bağımsızlığı, toplumun
          bilinçlenmesi, ekonomik boykot gibi
          eylemlerle bu davanın desteklenmesi gerektiği
          vurgulanır. Daha önemlisi de konuya İslâmi
          bir bilinçle yaklaşarak "dava" söylemini
          güçlendirmektedir. Amacı, Müslüman
          toplumlarda Filistin konusunun yalnızca bir
          siyasi veya bölgesel mesele olarak değil,
          İslâm'ın önemli bir davası olarak anlaşılmasıinı
          sağlamak ve toplumu güçlü bir şekilde
          uyandırmaktır.
          Kitabın Arapça orjinali bu şekildedir.
          
          Hulya 
          
          Doğru bilgiler için çok teşekkür ederim kardeşim. 
          
          Çeviri metinlerde ciddi hatalarla karşılaşabiliyoruz. Burda anlatılmak istenen Ragıb es-Sercani'nin Filistin ismindeki kitabının içinde şu çeviriye rastlamış olmamız oldu:
          
          "Filistin meselesi, İslam ümmetinin en hayati ve en tehlikeli meselesidir. Filistin meselesi, boğazlanan bir ümmetin, yok edilen bir halkın, gasp edilen bir toprağın, çiğnenen namusların ve unutturulmaya çalışılan bir dinin meselesidir. " 
          
          Burdaki çeviride Filistin'in bir mesele olarak ele alındığının söylenmesi asılsızdır. Kitabın esas ifadeleri Hulya kardeşimizin söylediği şekildedir. Öğrenelim ve anlatalım lütfen...
          
          Filistin davasında bilinçli hareket edebilmek için birbirimizi yönlendirelim. 

Ruhfelsefesi1654

@Hulya-53  rica ederim ne demek iyi ki varsınız. İnşaAllah çeviriyi yapan kişinin niyeti dediğin şekildedir. Allah nasılsa niyetlere şahittir. Aleykümselam annem de sizlere çok selâm söylüyor şimdi. Hepiniz Allah'a emanetsiniz. Kendinize çok iyi ve güzel bakın ❤️
Rispondi

Hulya-53

@ Ruhfelsefesi1654  bizler sana  teşekkür ederiz Ruhunfelsefesi. 
            
            Ruhunfelsefesi "dava" ve "mesele" her ikisi de Arapçadan Türkçeye geçmiş kelimelerdir; ancak anlam açısından farklılık gösterirler. Türkçe de genellikle "mesele" kelimesi daha sık kullanılırken, Arapça da "dava" kelimesi daha yaygındır. Çevirmen, orijinal metnin derinliğini ve yazarın niyetini Türk okuyucusuna daha iyi aktarmak amacıyla bu tercihi yapmış olabilir. Çünkü bazı kelimeler bir dilde belirli bir anlam taşırken, diğer dilde daha geniş anlamlar ifade edebilir. Türkçe de "dava" kelimesi genellikle hukuki bir anlam taşırken, Arapçadaki kullanımı ise çok önemli bir sorunu, mücadeleyi, talebi, amacı, ideali, çatışmayı, direnişi gündeme getirmek için daha geniş bir anlam yelpazesi sunar. Bu nedenle, çevirmen "dava" yerine "mesele" kelimesini seçerek anlamı daha doğru bir şekilde iletmeyi amaçlamış olabilir, diyoruz iyi niyetimizle.
            
            Annene selâmlarımızı ilet lütfen, güzel bakın kendinize. fi emânillah 
Rispondi

Ruhfelsefesi1654

..(Tutuklu bulunduğu hücreyi kastederek) - Bu kabir, başıma gelenler ve imtihanım, Allah'ın kendisi için şehadet yazdığı kimsenin, ister savaş meydanında isterse de karanlık hücrede olsun maddi, manevi, insanî, rabbani, bedenî ve ruhî olabileceğini öğretti.
          
          Neden olmasın ki? Bedenim burada, kabirde iken
          ruhum istediği yerde dolaşabiliyor. Artık yeryüzü,
          havada uçmama; gardiyanlar ve kabrim özgür olmama ve dilediğim yerde bulunmama engel değil!
          
          Bu yazdıklarım, hayalperest olduğumu düşündürebilir. "Kabir gibi bir yerde gömülen bir kimse nasıl olur da özgür olabilir?" diyebilirsiniz. Hatta bu satırları nasıl yazdığımı da sorabilirsiniz. Buna cevabım,  Kur an-ı Kerim'in bir Ayetinden olacaktır:
          
          "Kim Allah'a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona
          sıkıntıdan çıkış kapıları açar. Onu hiç ummadığı 
          yerlerden rızıklandırır. Allah'a dayanıp güvenene, Allah kâfidir." (Talak, 65/2-3)
          
          Evet, kim hakkıyla Allah'tan korkar ve ihlaslı bir şekilde üzerine düşeni yaparsa Allah, ona hiç ummadığı yerden çıkış kapıları açmaya kadirdir. Kalbi sıkışan ve gönünde darlık hisseden Allah'a dönsün, O'na dua etsin. Allah'ın seninle birlikte
          olduğuna yakinen inan Müslüman, Kur'an oku
          onu hayatına uygulamaya çalış! Işte o zaman Allah'ın yardımının seninle birlikte olduğunu hissedeceksin.
          
          Çünkü hakkıyla Allah'tan korkan kimse, insaniliğinden tecerrüt edip artık rabbani mertebesine ulaşmıştır.
          
          Fakat bu durum, yani kişinin rabbanilik mertebesine ulaşması, onun günahtan ve hatadan beri olduğu anlamına gelmez! Bu durumda yalnızca Allah'a daha yakın olunur.
          
          Yaşayan Şehid Abdullah Galip Bergusi
          
          (Yoldaki Mühendis - 2/ Sayfa

Ruhfelsefesi1654

@Siyah_Kalem_  aleykümselam kardeşim. Ben de teşekkür ederim paylaşımlarınız için. Allah razı olsun hepinizden. Vazifemizi yerine getirmemiz gerek. Ve devam da edeceğiz inşaAllah hep beraber. Allah Filistin halkının yar ve yardımcısıdır. 
Rispondi

Ruhfelsefesi1654

Kollarımızda, ellerimizde, yüreğimizde taşımadığımız acı kalmadı. Bu zulmün hakkı hangi kapıda gizlidir, elhamdullilah. lslâm ålemi, bu çaresizlikte neredesin?
          
          Görmediler, duymadılar; yardıma kör ve sağır kaldılar. Gölgelerinden bile saklanarak sessizliğin vebalini ahirette, diken diken büyüttüler. Her adımları, onları hakikatten bir adım daha uzaklaştırdı.
          
          El uzatmanın ilâhi fırsatı sunulmuşken onlara,
          vicdanlarının terazisi sorumsuzluğun altında kaldı. O' gün amel defterleri açıldığında, zulmeden kadar 
          göz yumanın da ağır bir hesabı olacak. Ve işte o vakit, sol taraflarından alacaklar defterlerini. "ikra kitâbeke" emri geldiğinde, kendi benlikleri kendilerine yetecek ve amel defterini okumaya başladıklarında, hissettikleri korkunun tarifi bulunmayacak.
          
          Kirâmen Kâibîn Melekleri, mazlumların acılarına,
          gözyaşlarına şahitlik ettiğinde, mahşer günü, tek
          hüküm veren ve her şeyin mutlak hâkimi olan Allah, kimseyi mazur görmeyecektir.
          
          Sefiller, kaçtıkları hakikatle yüz yüze geldiklerinde,
          utanmadan nasıl hesap verecekler? Mazlumun "ah" eden yüreğinin sesi, sessiz kalanlarin yüzüne tokat gibi inecektir.
          
          Hulya
          

Ruhfelsefesi1654

Kudüs, Filistin'in kalbinde bir dürr-i yetimdir. Din gününe ve onun sahibine iman edenler, bu incinin etrafını kuşatan sedeften zırhlardır. Ellerinde sapan taşlarıyla bu mukaddes mirası, çağdaş calutlara karşı koruyacak yiğitleri doğuracak anaların gözlerindeki yaşlar yeryüzü, dillerindeki çığlık ise gökyüzü depremleri olarak arza nizam verecektir.
          Galip gelecek olanlar da onlardır...
          
          Ergün Taşçı

Ruhfelsefesi1654

İslam bütün Müslümanların kardeşliğini farz kıldı fakat Müslümanlar birlik değiller, hatta başkalarının hesabına aralarında savaş yapmaktadırlar.
          
          Müslüman dünyasının bütün taraflarında uyanış işaretleri ve yeni iradenin ortaya çıkışı görülmektedir. Bir şey hareket etti ve hareket eden o şey artık durdurulamaz. Bütün bunlar henüz yeniden doğuş değildir ancak bu yeniden doğuşun emin bir vaadidir.
          
          Aliya İzzetbegoviç

Ruhfelsefesi1654

"Müslüman olma onurunun bilincine sahip olsaydık, sadece Filistin'de, Gazze'de, Kudüs'te, İsrail sömürgeciliğinin dünya Müslümanlığına açıkça meydan okuyarak sürdürdüğü eşsiz ve benzersiz zulümler/soykırım karşısında, toplumlarımızın siyasal etkisizliğini, siyasal işlevsizliğini eleştirel bir tartışma konusu yapabilirdik."

Ruhfelsefesi1654

Suskun haritanın yırtık ucundan,
          Koşup geldi, eteğime doldu kan.
          
          Turuncu hırkada eli annemin,
          Diz kırıp girdim evine Gazze'nin.
          
          Dünyanın yolduğu güzel güvercin,
          Filistin! Ey esmer acı! Sevgilim!
          
          Zeytinden yiğitler hurmadan kızlar,
          Kesmiş şarkıyı küstah bir canavar.
          
          Bizden değilim ben, bizdense zulüm, 
          Göğsümde bir yumru dilimde düğüm.
          
          Çırpındım! Öfkem için bir küheylan,
          Yorulana döşek, vurulana yorgan.
          
          Kalbi kırılanlara sarılayım,
          Çocuklar burda çok güzel Allah'ım.
          
          Kalsam da bir buldozerin altında,
          Ey özgürlük! Unutmadım, aklımda!
          
          Ali Emre 

Ruhfelsefesi1654

"Filistinlilerin yaşamak zorunda kaldıkları acı ve zorluklar karşısında tarafsızlıktan bahsetmek insan vicdanını iptal etmek demektir. Vicdanı iptal edilmemiş bir insan için siyonist sömürgeciliğin çekirdekleri karşısında isyan etmemesi düşünülemez. Filistin bir bakıma insanlığın vicdan testinden geçtiği sınav alanı."
          
          "Gazze'de bir çocuğun bisiklet pedalı çevirmekten evvel, hayatta kalmanın yollarını öğrenmesi olağandı. Olağan-üstü olan, zalimin, bir çocuğun masumiyetinde yıkanamayacak, yıkansa da aklanamayacak kadar zalim olmasıydı."
          
          "Anlaşılan o ki, hakkı ve hakikati anlatmak veya bir kötülüğü engellemek için "yatmak, beklemek" uygun olmayacağı gibi, bazen "gelmek, yürümek" de yetmez, "koşmak" gerekir. Sorun büyük olunca tedavi de aciliyet gerektiriyor demektir. Bu nedenle, oluşan şartları değerlendirmek bazen yetmeyebilir; gün gelir şartları zorlamak, hatta şartları oluşturmak için harekete geçmek, çalışmak ve üstün gayretler ortaya koymak da gerekebilir."
          
          "Çünkü Filistin, yahudilerin değil Filistinlilerin vatanıdır..."
          
          "Mesele Yahudilerin Filistin topraklarını işgali meselesidir."
          
          "Bu duvarlara sıçrayan kanlarımız, haksız yere öldürülüşümüzün ve sizin zulmünüzün tanığı olarak sonsuza dek orada kalsın ."

Ruhfelsefesi1654

"Gazze'de cocuk olmak, gelecek bir vakitte ölümü beklemekdi."
Rispondi