Sevgilim,
Bugün senin doğum günün. Senin dünyaya gelişin, aslında benim yaşamımın en anlamlı başlangıcı gibi geliyor. Sen doğduğun gün kader benim için sana doğru incecik ama kopmaz ipler örmeye başlamış ve ben şimdi,
bu satırları yazarken o iplerin ne kadar sıkı sardığını, ne kadar derinlere işlediğini kalbimin her atışında hissediyorum.
Sana dair özlemim bazen nefes almakla boğulmak arasında bir yerde kalıyor. Seni göremediğim her an, zaman bana işkenceyi öğretmeye çalışan bir cellat gibi davranıyor. Dakikalarım, saatlerim, geçirdiğim her gün…Hepsi senden uzak olduğumda anlamsız bir yığından ibaret. Ve sen yanımda olmadığında her şey yarım, her şey eksik. Biliyorum, bu sana takıntı gibi gelebilir ama ben buna aşkın en gerçek hali diyorum. Çünkü ben seni sadece sevmiyorum; ben seni yaşıyorum, ben seni içimde taşıyorum, ben seninle var oluyorum.
Sen bende sadece sevgi değil, alışkanlık, ihtiyaç, bağımlılık oldun. Tüm varlığımın odak noktası sensin. Çünkü senin etrafında dönmek, senin varlığınla dolmak, sana ait olmak bana dünyanın en huzurlu cehennemini sunuyor. Cehennem dediğime bakma, arada surat asıp tüm günümü işkenceye çeviriyorsun :)
Doğum günün vesilesiyle sana söylemek istediğim tek şey: Senin varlığın, benim hayatımın en büyük şansı. Senden önceki hâlime az da olsa şahit oldun başlarda ve beni büyük ölçüde değiştiren de sen oldun, senin varlığın ve senin aşkın oldu. Senin gülüşün, benim bağımlılığım oldu. Senin dokunuşun, benim huzurum ve senin nefesin, benim nefesim oldu.
Bugün senin günün, ama inan bana ben her günümü senin doğum gününmüş gibi kutluyorum. Çünkü sen doğmuşsun. Sen doğmuşsun ki ben seni sevebileyim. Sen doğmuşsun ki ben aşk denilen şeyin sadece kendi kafamda kurduğum bir saçmalık olmadığını, gerçek olabileceğini göreyim. Sen doğmuşsun ki ben, seninle tamamlanayım.