"Senden gitmek ne haddime, sana hiç gelememişken diye başlamak istiyorum bu konuşmaya. Çünkü gözünü açtığın ilk an anladın gittiğimi. Çünkü zaten ilk andan beri gideceğim kesindi. "İçimde, bir yolculukta tanışıp anlaştığım, fakat pek çabuk ayrılmaya mecbur olduğum bir insana veda eder gibi bir his vardı." der Sabahattin Ali kitabında. Seninle bu hayattta, yollarımız bir tren vagonundaymış gibi kesişti. Aynı yolda yolculuk yaptık, aynı yere gideceğimizi sandık. Ayrılacağımızı hesaba katmadık - en azından ben katmadım- ve pek çabuk ayrılmamız gerekti. Şimdi bu satırları, aslında en başından belli olan şeyi netleştirmek için yazıyorum. Sana doğru düzgün veda etmek, içimdeki sana yapa bileceğim son şey.