Aslında ben herkes gibiyim. Özel olarak fiziksel bir farklılığım yok. Ancak zihinsel olarak her yaşta insana kafa tutabilirim. Hayalgücüm benim icin yanılsama değil, gerçekten kat be kat daha gerçektir. Yani anlayacağınız ben hayalgücünün varlığına inanırım. Yazar olabilecek kapasitem olduğunu söylerler ancak yazmaktan sıkılırım ve yazmak istediğimi etrafımda yaşarım. Aşırı felsefe tutkunuyumdur ve de dinime düşkün... Bu şizofrenik hallerim bu iki görüşümün çatışmasındandır. 
     Aslında yazdığım 2 kitabım vardı fakat sildim çünkü sonu gelmeyecek hikayelerdi(Bu da benim şizofren tavırlarımdan ve hayallerimden gelmekte!).
Size kısa bir hikaye:
   Ben Asoka Helios, bir tanrıyım. Ancak diğer tanrılara nazaran-akla gelebilecek tüm tanrıları kastediyorum- bir kusurum var. Zihnimde bir lanet taşıyorum. Şaşılacak iş ki güçlerimin kaynağı bu lanet. Ben Asoka Helios, öfkesi yeryüzüne kıyameti indiren, sevgisi yeni evrenler yaratan ama içindeki lanetten bir türlü kurtulamayan, kendi kendinin kölesi bir tanrıyım. Bir tanrı olarak Güneş'i, ışığı ve ateşi temsil ediyorum. Bu temsil ettiğim güçleri kazanmak için Güneş Tanrısı Ra'nın ruhunu, Işık Tanrısı Helios'un ruhunu ve bahsettiğim kara laneti benliğime kabul ettim. Gücümün sınırı yok, akla hayale sığmayacak mucizelere vakıfım. Ben Asoka Helios, Tanrıların Tanrısıyım.


Öneri kitap isteyenlere: Kelebek ile Kızıl Kraliçe'yi şiddetle tavsiye ederim.

Ha ayrıca bu hayatımda telefonda yazdığım en uzun metindi. 
Günaydın-İyi günler-İyi akşamlar-İyi geceler