Ben galiba biraz ağlıyorum.... İlk ficimin üstünden 2 yıl geçmiş:/ Değişik hissediyorum. Onca kitaplar yazdım koca 2 yılda sadece 9 kitap var. Halbuki tonlarca yazdım. Garip hissediyor insan emek sonuçta. Mükemmel yazmasam da, yazım hataları olsada sonuçta ben yazdım düşündüm saatlerimi günlerimi verdim. Galiba bu garip hissettiriyor. Günlerini alan şey sadece 3 saatlik bir okuma ile bitiyor. Halbuki orada senin onca anın var. O gün mutlu isen kitaba yansıyor. Karamsar isen, üzgünsen, ağlıyorsan, heyecanlı isen hersey herşey o satırları etkiliyor. Kendi ficlerimi okuyorum. Ve vay be diyorum. Biraz daha düşünüp öğrensem senaryo bilr oluştururum gibi hissediyorum. Biliyorum fazla uzun yazdım hatta kimse okumayacak bile ama benim içimi dökmem gerekliydi. Çünkü ağır bir depresyonda gibiyim. Ruh halim çok değişken ve bende bana iyi gelen şeylere yöneldim. Ateez, Bl dizileri, polisiye kitaplar, klasik müzikler. Ama hala bitkin yorgun gün boyu maske takıp gece çıkaran bir benim. Yorgun hissediyorum. Tükenmiş gibiyim. Neden böyleyim neden böyle oldum bilmiyorum. Eskiden çok neşeli biriydim. Gülen eğlenen yaşı gibi olan. Ancak sanki içim 60 yaşına girmek üzere. Ruhum çok yaşlı. Zihnim çok zayıf. Bedenim çok yorgun. Çevremde benimle yaşıt emsal olan herkes gayet neşeli. Hayatları akıp gidiyor bir tek ben aynıyım. Bir tek ben aynı yerde sayıyorum. Bir tek benim dünyam çökmüş. Bir tek ben karanlığın ortasında kalmış gibiyim. Üniversite olmadı iş bulamıyorum hayallerim günden güne kayıp gidiyor. Ben ise çökmüş dünyamın karanlığında solup giden beni izliyorum.