17/Izmir/Su
♧ Parmak uçlarının dokunamadığı noktalar vardır. Ellerinin uzandığı ama masum bir temasa meyilden utanıp kaçındığı, ufaldığı.. Parmak uçlarından toz pembe bulutlara uzanan bir dal vardır. Parmaklarının ucunda başlayıp mis kokulu ipliklerle beyaz gökyüzüne gerilmiş bir yol.. Yeşilce bir yoldur bu. Sanki eline tutuşturulmuştur kimsesizliğin göbeğinden fırlamış gibi bir hali olan tekil zamanın. Kalbini açmışsındır, sonra kapatmaya yeltenirken.. Hiç tanımadığımız bu zamanın teki çıka gelmiştir. Bir karanfil sıkıştırıp köşe’nize evine çevirmiştir gece güneşi yüzünü. Parmak uçlarınızdan başlayıp sonunu bilmediğiniz ferahlığa uzanan bu çiçek, çiçekliğinden vazgeçmiştir artık. Taşıdığı toz pembe yaprakların hafifliği altında ezilmeye yüz tutar olmuş ama hiç eğmemiştir başını. Çiçek, çiçekliğini yine bilmiş; yüz çevirmemiştir karanfil kimliğine. Karanfil çiçekliğini bilmiş; parmak uçlarından başlamıştır kendini sevdirmeye.
Karanfil öylece çıkagelmiştir. Çiçek öylece. Karanfil..
Beyazı, yeşili, tozdan olup da
- tozluğunu bilmeyen pembesiyle..
Zamanın tekine inat:
Karanfil öylece çıkagelmiştir.
Çiçek öylece.
-Karanfil.
◆◇◆ Ilayda'm sayesinde buradayim.
- JoinedDecember 27, 2014
Sign up to join the largest storytelling community
or