SebuhiNovruzovich

istedim ki insanlar kelimelerimin arkasında kalan karanlığımı ve hasta ruhumu da görsünler..o kelimeleri yazarken sırtımdan bir çığlık ile çıkan ter damlacıklarının tuzunu hatta sıcaklıgını da hissetsinler ama her defasında kelimenin kabuğunu yalamaya devam ettiler..

SebuhiNovruzovich

istedim ki insanlar kelimelerimin arkasında kalan karanlığımı ve hasta ruhumu da görsünler..o kelimeleri yazarken sırtımdan bir çığlık ile çıkan ter damlacıklarının tuzunu hatta sıcaklıgını da hissetsinler ama her defasında kelimenin kabuğunu yalamaya devam ettiler..

SebuhiNovruzovich

Siz çok güzelsiniz. Parlak topuklarınız, dantelli iç çamaşırlarınız, işveleriniz ve cilvelerinizle. Modern kadınsınız, oturup bir ayakkabının tarihçesi konuşulabilir sizinle. Dillerinizi ısırırsınız, omuz askılarınızı düşürür ve suratınızı pudralarsınız. Kıskanç ve hırslısınız. Saçlarınız da pekala maşalı. Tırnaklarınızı hiç yemediniz, plastik tırnaklarınızı. Güzel restoranlarda el öpülmeden başlanmayan yemeklerde.Dilinizi kıvırıp bir pantolon fermuarını bile kolaylıkla açarsınız. Ben sizinle aynı yüzyılda bir adamı nasıl severim, bilmiyorum.

SebuhiNovruzovich

Görmek
          yalanlatın üzerindem çıkarmış bir kadını.
          Bakmak...
          kasıklarınamı? Göğüslerinemi?
          Ya gözleri?
          Gözler soyunmalı asıl!  -keşke-
          
          Et,içinde gezinen için bir kasaba iken
          Ruh, uçsuz bucaksız bir ülkedir.
          Lakin soyutluk kimin umrundaki 
          Körü körüne tapmalar hep yalanlara
          Hakikat... Hakikat nedir ? 
          -soğuk ve ağırca- Buzmu?
          Ya yalanlar?
          İstenilen kaba konulan sumu?