Kadın, yorgunlukla acıyan gözlerini açtı ve yanına döndü. Gördüğü adam ile gece başına gelenler birbir aklına geldi. Adama iğrenircesine bakıp odanın içindeki tuvalete girdi. İşini gördükten sonra ellerini yıkayıp dışarı çıkacaktı ki gözleri tuvaletteki aynaya takıldı. Aynaya vücudunu tam döndü ve acıdan çökmüş suratını ve vücudunu izledi. İçinden, acaba hangi gündeyiz diye sordu. Burada yaşadığı onca acıdan, ızdıraptan sonra gün kavramını bile unutmuştu. İçinden kendisine bu iğrenç hayatı yaşatan herkese lanet okudu. Kadının adı Azra idi. Adının anlamı masum, temiz kız demekti ama bu iğrenç savaş yüzünden, artık o masumluğundan geriye hiç bir şey kalmamıştı. Bu iğrenç yere gelmeden önce 19 yaşında gençliğinin baharında genç bir kızdı.
Canından çok sevdiği anne ve babasından uzakta düşmanlarının merhametine muhtaç kalmıştı.
Tüm yaşama sevincini alan bu yere getirildiği günü hatırladı.
Ne kadar da korkmuştu, hele anne ve babasının o son halleri gözlerinin önünden hiç gitmiyordu.
Acaba yaşıyorlarmıydı.
Yaşıyorlarsa kızlarını arıyorlarmıydı.
AŞK VE SAVAŞ ADLI KİTAPTAN BİR ALINTI.
DESTEK VERİRSENİZ ÇOK MUTLU OLURUM ❤️