Yazarken hangi ruh halindeydim bilmiyorum ama bu zamanlar birer prime donemdi, mesela okuyunca bir bok anlamamis olabilirsiniz. (Letters To My Lover) O zamanlar hayalgucumdeki bir olayi tek bir kelimenin icine sıkıstırıp, karışık bir sekilde ifade ederdim. Ya ruyamda gorduklerim, ya gormek istediklerim, ya gercekten gorduklerim, ya da gercekten duyduklarim, en kotusu benim kurguladiklarim. Kendimin bile bas edemeyecegi bir dunyam vardi boyle, hala da devam ediyor, gittikce gelisen bir hayalgucu, hayalgucumun yaziya ve resimlerime yansimasi. Sustugum zaman resmim benimle konussun, yazdiklarim bana soru sorsun istiyorum. Deli gibi bir dongunun icinde karmakarisik olaylar, kurgular, senaryolar ve sayisiz hikayeyle mesela. Yani benim icin, her seyden soyutlanmis ve Yazar olmayan Hayalet bir Yazar gibiyim sanki. Oladabilirim, olmayadabilirim. Kendimi bile inkar edebilirim, ama yazdiklarimi edemem. Su anlamsiz gozuken ve bir cumlesini anlamak icin bes dakika ugrastiginiz yazilarin tek bir harfinin bile bir tercumesi vardi.