SevgiYcel6

yaralarını Allah ile iyileştirdiğin gün iyileşeceksin...

SevgiYcel6

Bir derviş mürşit kapısına hizmet için gelir. Hizmetin ilk basamağı nefsin terbiyesi olan tekke temizliğinde görev alır.
          
          Bir gün kalbinden “Allah'ım nedir bu çektiklerim” diye geçirir. Bu düşüncesi mürşidine malum olduğu için, münasip bir dille o tekkeden kovulur. Bizimki düşer yollara…
          
          Akşama doğru bir şehrin ışıkları görülür. Bu şehre varır varmasına fakat bu şehre girmenin üç şartı vardır.
          
          1- Allah’ın işine karışılmayacak.
          
          2-Kulun işine karışılmayacak.
          
          3-Yalan konuşulmayacak.
          
          Bu şehrin adı EYVALLAH’ tır.
          
          Bizimki şartları kabul eder ve girer bu şehre. Hoş geldin derler “eyvallah” der. Kalacak yer gösterirler “eyvallah” der. Hizmet verirler “eyvallah” der. Evlendirirler “eyvallah” der.
          
          Adam bir gün yolda yürürken sade giyimli bir genç kız ve süslü giyimli orta yaşlı bir kadın görür. Kalbinden “şu kadının haline bakın bu ne hal” der.
          
          Kadınlar bağırmaya başlar:
          
          - “YETİŞİNN KULUN İŞİNE KARIŞAN VARRR”.
          
          Etraftan gelirler bir güzel döverler. Her tarafını kırarlar ve kan revan içinde hamalın küfesine koyup evine gönderirler.
          
          Küfede adam “Ey Allah’ım nedir bu basıma gelen” diye kalbinden geçirir. Hamal küfeyi yere atar ve bağırır:
          
          - “YETİŞİNNNN ALLAH'IN İŞİNE KARISAN VARRRR” etraftan koşup gelenler adamın sağlam kalan yerlerini de kırıp iyice döverler. Orada bırakırlar.
          
          Sürünerek evine giden adama kapıyı karısı açar:
          
          - “Noldu sana böyle” diye sorar. Bizimki:
          
          - “Çok kötüyüm hanım, soran olursa evde yok de” der. Der demez kadın cama cıkıp:
          
          - “YETİŞİİİNNNN YALANN SÖYLEYENN BİRİ VARRR” diye bağırır. Etraftan koşup gelenlerden üçüncü bir dayak daha yer, bu sefer bayılıncaya kadar.
          
          Meğer bu şehirde kalpten geçenler karşıdakine malum olur hiç bir şey gizli kalmazmış. Adam acılar içinde bayılır ve bir müddet sonra mürşidinin huzurunda adap tutarken ayılır. Mürşidi ona tebessümle bakmaktadır:
          
          - “EVLADIMM” der, “DAHA EYVALLAH ŞEHRİNDE YAŞAMASINI BİLMİYORSUN, RIZA KAPISINDAN NASIL GEÇERSİN? RIZA KAPISINDAN GEÇENLER, RIZAYA RAZI OLMAKTAN GEÇERLER.”

SevgiYcel6

          
          Ahlak Dersi
          
          Taleb şan değildir. Razı ol, şan da senin, nam da senin. Varlığın bilinmezlik toprağına göm. Gömülmeyen şey nabit olmaz.
          
          Dünya sûretlerinin bulaştığı ayna nasıl parlar? Huzura girmeden önce tevbe sularında yıkan. Kader teneffüs ettiğin her nefeste seninle.
          
          Eşyadan eşyaya seyahat edip durma. Kendine uzaktan bakmayı öğren. Bir dolap beygirine benziyorsun. Öyle ahmak, öyle hüzün verici.
          
          Hicret ve niyetin kimin için? Bir gece yarısı uyandığın da yatağından kalk, şöyle yıldızlara bir bak. Düşün!.. Madem ki içinde bulunduğun yer, konuştuğun kimse sana feyz vermiyor; terk e mâni olan ne?
          
          Ölüme ağlama. Kalbe bak. Hata ve isyan ile pişman, ibadet ve taat ile neşveli değilsen zaten ölüsün.
          
          Nefsin karanlık orduları fevç fevç akıyorlar. Zaman ve mekânı dolduran et kokusu. Metin ol, vadedilen bir şeyin vukubulmaması seni şüpheye sevketmesin. Basi retine güven.
          
          Dünya nimeti için zaaf haline düşersin. Ona doğru koş ma, şükür ipi elinde ya. Her meseleye cevap veren, her gördüğünü kucaklayan, her bildiğini anlatan bir kimse mi gördün; derhal ondan uzaklaş. Marifetin mukabili inkâr, ilmin mukabili cehalettir.
          
          Melâl içindesin. Yoksul olduğunu düşünüyorsun. Ne ki senden alınmıştır, o senin hayrınadır. İçindeki yok sulluğu hissediyor musun? İşte senin için en hayırlı
          vakit. Unutma, ihtiyaç mütemadidir. Sözde hikmet çoktur. Birincisi, kimden geliyorsa onun kalbinin kisvesini taşır. Ne ki nefsine ağır geliyor, onu yap, Kaldırdığın ağırlık miktarınca sana ferah erecektir. Kederle dolusun. Merak ve endişe içindesin. Demek ki hakikati göremiyorsun. Karamsarlığin kaynağı ışıktan uzak durmaktır. Gayret atına bin, himmet dile ve ümid et. Bidayeti parlak olanın nihayeti de parlaktır. Gönül eri garib olmaz.
          
          (Ataullah Iskenderi'nin -öl 1309 Hikem-i Ataiye'sinden ilham ile)
          
          ~Mustafa Kutlu (Yoksulluk İçimizde )~