Sevgilerekapadim

Kanımı akıtarak geldim bu noktaya. Senden daha büyük canavarlarla savaştığım bir çocukla bedel ödedim. Bu dünya beni kucakladığından daha çok sessizliğe gömdü. Gördüklerimi hiç görmedin sen. Dibi boyladığım çukur, cehennem kadar derindi. Oradan çıkabilmek için onlarca yıl savaştım.
          	Ellerimde kan. Ayaklarımda yaralar. Daha fazlasına katlanamam diyordu zihnim. Topla kendini dedim, buraya neşe bulmaya geldik, bulacağız. Avlandım. Katledildim. Ve sonra dünyaya geri döndüm. Canıma kasteden her canavarın canına okudum. Şimdi sen kalkmış, beni tahtımdan etmeye çalışıyorsun. Hayatımı adayarak var ettiğim bu tahttan... Tatlım. Bu iş senin boyunu aşar. Senin gibi hokkabazlar eğlence olur ancak bana. Dişime göre değilsin. Ben öyle büyük şeytanlarla dans ettim ki.

Sevgilerekapadim

Kanımı akıtarak geldim bu noktaya. Senden daha büyük canavarlarla savaştığım bir çocukla bedel ödedim. Bu dünya beni kucakladığından daha çok sessizliğe gömdü. Gördüklerimi hiç görmedin sen. Dibi boyladığım çukur, cehennem kadar derindi. Oradan çıkabilmek için onlarca yıl savaştım.
          Ellerimde kan. Ayaklarımda yaralar. Daha fazlasına katlanamam diyordu zihnim. Topla kendini dedim, buraya neşe bulmaya geldik, bulacağız. Avlandım. Katledildim. Ve sonra dünyaya geri döndüm. Canıma kasteden her canavarın canına okudum. Şimdi sen kalkmış, beni tahtımdan etmeye çalışıyorsun. Hayatımı adayarak var ettiğim bu tahttan... Tatlım. Bu iş senin boyunu aşar. Senin gibi hokkabazlar eğlence olur ancak bana. Dişime göre değilsin. Ben öyle büyük şeytanlarla dans ettim ki.

Sevgilerekapadim

şayet benim sana açacağım daha çok çiçek vardı ama bazı insanlar çiçekleri tek tek. hızlı hızlı. öyle işte aynen. cinayet ama çiçeği koparmanın suçunu yüklenemez herkes ve bunun bir suç olduğunu kabullenemez. çiçekçiler de bir nevi cinayet bahçesidir ama siktir ediyoruz bunları. öyle öyle. bunun bir cinayet olduğunu inkar etmek gibi birtakım alışkanlıklarınız vardı sizin, doğru. neyse ne diyorduk. benim sana açacağım daha çok çiçek vardı ama bir şeyler oldu ve saksı çatladı tam orta yerinden. kanım fışkırır gibi toprağı döküldüydü yere. bunu da anlarım ama anlatamam. zaten saksının kırılması kimseye bir ölüm gibi gelmez ama otur karşısına bir de çiçeğe sor. neyse, ne demiyorduk? bunlar. bunlardan hiç bahsetmiyorduk. görmek istemediğiniz birkaç şey vardı. bu yüzden tam da. şayet benim size anlatamayacağım çok şey var bunlar gibi çocuklar. şayet anlatamayacağımdan değil. anlamak gibi bir derdiniz olmadığından. oysa olsaydı, benim, size, açacağım, daha, çok, çiçek.

Sevgilerekapadim

Sonra anladım ki görebildiklerinden çok göremeyip hissettiği ne varsa onlar yaşatıyor insanı. Sarılma neticesinde beyne, beynin kalbe ne salgıladığı ve buna ne dendiğiyle ilgilenmiyorum. Bedenim ruhuma kavuşmuş gibi oluyorum. Elimin elini bırak tutmasını, değmesinin dahi kalbimin ritmine bu denli zoru varken hangi bilimin adamı ya da kadını açıklayabilir ki bunu? Gözün ne bilsin bakmanın bende bin anlama dönüştüğünü. Sorsan retina, göz bebeği, göz merceği... Peki ya göz göze gelinince gözümün başka bir şey göremiyor olduğu gerçeği? Gel de anlat. Anlamak için söylemiyorum, gel diye söylüyorum. Başkasının lafını dinlemem. Bekliyorum. Hadi, gel de anlat. Belki de bana diye sana üflemiştir ruhum. Başka açıklaması olamaz sana sarılmanın bu denli yaşatan ve öldüren bir şey olmasının.

Sevgilerekapadim

Seni sevdiğimi çok söyledim ama sen yoktun. Sana dair cümlelerim provadan öteye geçmedi. İki kalbin birbirine denk gelmeyen ritimleriydik. Ben kendimi seni seviyorken bulmuştum ama bulunduğum yerde senin beni sevmenden eser yoktu. Bir olasılıktan öteye geçmeyen bir şeydin. Baktığın hiçbir yönde olma şansım yok gibiydi. Sen ne yana dönsen ben sanki orada yoktum. Adın, cümlelerimin halay başıydı. Ama binbir türlü birbirimize ayak uyduramıyorduk. Beni muhataba alan tek kelimen "Nasılsın?" demek oluyordu. Ve her seferinde cevabımın içi yalanla doluydu. “İyiyim.” Hayatın dudaklarıma pay diye verdiği tek şey, sadece ismindi. Şimdi yoksun. Arada kendim duyacak kadar anıyorum adını. Dudak tiryakiliği malum, kolay bırakılmıyor. Olur da aklına gelirsem; artık beni kime sorsan, “az önce gitti” kadar yakınında ve hiç bulamayacağın kadar uzağındayım. Dudaklarında ölsün bana söylemeyi tüm ertelediklerin.

Sevgilerekapadim

Ve şimdilerde seninle nasılsın sorularına iyiyim diyecek kadar yalancıyız. Ve şimdilerde seninle ismimiz geçtiğinde hatırlamayacak kadar yabancıyız.
Reply

Sevgilerekapadim

Olmasından korktuğum herşey başıma geliyor. Özlemekten korktum içim burkula burkula özledim, değişmekten korktum içimde bana dair zerre bir şey kalmadı, bağlanmaktan korktum kendimden çok sevdim, kaybetmekten korktum en çokta bundan korktum sanırım kaybetmekten korktuğum kim varsa bir bir sıyrıldı hayatımdan. Hep güçlü görünmek zorunda hissediyorum kendimi bu insanı çok yoruyor hemde çok çünkü bambaşka birine dönüşüyorsun. Ağlayamayan, her şeyi içine atan, insanlara gereğinden fazla değer veren, sadece karşıyı düşünen, gelecekten umudu kalmayan, hayalleri olmayan birine dönüşüyorsun. Çıkmazda gibiyim geldiğim yolu geri gitmezsem ordan kurtulamayacak gibi ama bu yaşanmışlıkları bi kenara bırakıp en başa dönmek çok zor.

Sevgilerekapadim

Defalarca gittim senden. Ve hep sonradan geri geldim. Ama bu sefer başka, bu sefer gülüşüne kapattım gözlerimi, sesine kapattım kulaklarımı. Ne yazık ki aşkına kapattım kalbimi. Anılarını sildim hafızamdan. Sana dair ne varsa çıkardım hayatımdan. Kolay olmadı elbet, kalbim kırıldı hiç bilmediğim bir yerden, canımı yaktı kanayan yerlerim. Geçecek demedim bu sefer. Geçmeyecek dedim ve daha çok acıttım kalbimi. Daha uzun yürüdüm dikenli yollarda. Ayaklarımın altından oluk oluk kanlar geldi her adımımda. Her adımda kalbime sancılar girdi. Zihnim fısıldıyordu bana “bu acı geçmeyecek” diye. Bu sefer acımın üzerine gittim. Ona da güçlü olmayı öğrettim. Dolayısıyla ben daha çok güçlendim. Bundan sonra içimde fırtınalar kopsa da yaprak oynamayacaktı dışımda. Seni sevmekten daha önemliymiş meğerse güçlü olmak bu hayatta. Teşekkür ederim bana katmış olduğun bu yaraya.

Sevgilerekapadim

Ben çok kırıldım Milen. Bu öyle kırıldım diyip bir köşeye savuracağım bir eşya değil ki. Duygularım ölmüş sanki. Ne hissedeceğimi kestiremiyorum. Kimseyi kırmamaya çalışırken bir bakmışım ki ben paramparçayım. Kızgınlık geçer derler de kırgınlığa tek laf etmezler, edemezler. Alışırsın Milen. Kırgınlığa alışırsın, acıya alışırsın. Öyle bir alışırsın ki zamanla bir parçan oluverir bu kırgınlık. Beni de çok kırdılar, beni de üzdüler. Dik duruşuma aldanma. Her darbede daha da güçlendim. Her acısını içine atan kadının gülüşüne iyi bak Milen o kadın çok güzel güler. Bütün acılarını dudak kıvrımlarına saklar. Sen dışardan çok güzel gülüyor dersin ama aslında alışmıştır. Acısının saklamanın tek yolu mutlu rolü yapmak değil midir? Belki de değildir. Acı eşiğimi de geçtim. Kalbimde tonlarca yük varmış ve altında kalıyormuşum gibi hissediyorum. Nefes alamıyorum. Sızlıyor, özlüyorum. Bütün güvenimi yıktılar Milen. En yakınım dediklerime inanamıyorum. Elin çocuğuna nasıl güvenilir? Bu bir kadının güncesi diyip geçme. Her satırda kendini bulanlar olacaktır elbet. Bu tüm insanlığın güncesi. Kırılmak diyorduk hah. Kalp tek mı kırılır sence? Akıl hiç kırılmaz mı? Bence o da kırılır. İnanç kalpte başlasa da akılda devam eder. Aklım can kırıklarıyla dolu Milen. Her inancım sarsıldığında en derine batıyor. Canım yanıyor Milen. Çok yanıyor. Kimsenin beni toplamasına da izin vermiyorum çünkü o da yaralar, biliyorum. İnancını yitirmiş bir kalp bırakıyorum geriye. Hoşça kal Milen.

Sevgilerekapadim

Kendimden özür diliyorum. Seni kırmamak için kendimi kırdım, sen mutlu ol diye mutsuz oldum. Bu özür tüm yaralarımın iyileşmesi olacak. Evet yeniden olmayacak, yeniden başlanmayacak. Söylenenler söylendi, söylenmeyenler kaldı. Yarıda bıraktın yaşamadan. Artık zorlamıyorum bitti ve sana tekrar dönmeyi kabul etmiyorum. Kırdığın kalbimi yeniden üzmene izin vermiyorum. Kırılan yerlerimi onarmayı seçiyorum. İçimde kanayan yaralar senin avutmanla geçmiyor. Defalarca biz olmayı denedim, sana ulaşmayı ama bana kapattığın, ördüğün duvarları aşmayı, defalarca denedim ama artık senden vazgeçiyorum. Defalarca ortak nokta bulmayı, seni anlamayı, empati kurup başucunda beklemeyi denedim. Sonuç hep bir hayal kırıklığı. Artık aramızda konuşacak, aşılacak hiçbir şey kalmadı. Kendimi, kendi özgürlüğümü seçiyorum. Bana yaptığın baskılardan kurtulmayı, övünmelerinden uzaklaşmayı seçiyorum. Kendime iyi gelmeyi, kendimi sevmeyi seçiyorum. Yokluğun beni üzmeyecek, açtığın yaralar artık kanamayacak, hiçbir şarkı seni bana hatırlatmayacak. Huzuru seçiyorum. Sen gitmemi göze aldın, gideceğime inanmadın. Ama ben senden bir daha dönmemek üzere gittim. Yeniden içimde umutlar yeşerecek, yeniden midemde kelebekler uçuşacak ama bu sefer verdiğin acı içimde olmayacak. FridaKahlo ’nun da dediği gibi:
          Akıl durdu, kalp soğudu,
          Dil de susunca vazgeçtim….

Sevgilerekapadim

          Hakim yaşlı çifte sormuş: "Bunca yıldan sonra niçin ayrılmak istiyorsunuz?" Yaşlı kadın cevaplamış: "Hakim bey bir ay öncesine kadar aklımda böyle bir şey yoktu. Eşim bana bir mine çiçeği hediye getirdi, bende çiçekleri çok severim. Çiçek çok sulanması gereken bir çiçekmiş ve kocam düzenli aralıklarla sulanmadığında çiçeğin öleceğini söyledi. Ben kemik rahatsızlıkları olan bir insanım. Geceleri uykumdan kalkıp çiçeği sulamam gerektiği halde, bir gün fark ettim ki kocam bir kez olsun benim ağrıma rağmen gece kalkıp da çiçeği sulamadı. Bunun üzerine bende bu kadar düşüncesiz bir insanla yaşamamam gerektiğine karar verdim." Hakim kadına hak vermiş ama adettendir diye bir de adama sormuş: "Senin söyleyecek bir şeyin var mı?" Yaşlı adam cevaplamış: "Eşimin anlattığı her şey doğru, tek bir şey dışında. Mine çiçeği çok sulandığında ölür. Karımın kemik rahatsızlığı var ve iyileşmesi için düzenli egzersiz yapması gerekir ama eşim bunu yapmadığı için bende bu yalanı buldum. 'Çiçeği ölmesin' diye her gece kalkmak zorunda kaldı. O her uyandığında ben de uyanık olurdum, işini bitirip uyuduğunda gidip çiçeğin suyunu boşaltır, peçetelerle toprağını kuruturdum. Sonra da yatağa gelip bana bu güzel hayatı bahşeden, canımdan çok sevdiğim eşimi doyasıya seyrederdim." Bazı sevgiler zaaftır.