Part2
"Nişanımızı bu hafta içinde ilan edeceğiz, özlük haklarının hepsi korunacak. Hayatında değişen tek şey soyadın olacak. Diğer her şey önündeki kağıtta yazıyor zaten merak edersen okuyabilirsin." Bu defa konuşan Aras'tı. İfadesiz sesiyle sarf ettiği her cümle tüylerimi tekrar ürpertiyordu.
"Kaç ay evli kalacağız?" Diye sordum ifadesiz bir sesle. Bir,iki,üç,dört...yıl? seçenklerimizin sınırı hiçbir zaman yok ki Mira...Ne zaman oldu?
Hiçbir zaman.
"Bize istediğimizi ne zaman verirsen o zamana kadar" dedi Yaşar bey. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldığımda içimde harlanan bir ateş vardı. Olması gerekenden fazlaca duygusal olan tarafım, tüm sert duruşumu bana düşman gibi eritiyor ve kalbimin acımasına sebep oluyordu.
Aras'ın gözlerine inanamıyormuş gibi, derin bir hayal kırıklığı içinde baktım. Kalbime karşı nasıl bu kadar acımasız olabiliyordu? Gözlerimin yavaş yavaş dolduğunu hissederken buna engel olmak ve daha fazla uzamaması adına dudaklarımı birbirine bastırdım.
İmzalayacaktım. Şimdi de nikah masasında da.
Sen evlenmeyi ne zannediyorsun? Onun soyadını aldığın an onun olacaksın Mira.."
Kendi hayatımı kaybedeli,uzun zaman olmamış mıydı zaten?
Başka hiçbir şey söylemedim. İtiraz etsem, boşa çıkacaktı. Artık kafama bir silahın daha dayanmasını kaldıramayacak haldeydim. Bu masada benim ve karalayacağım basit bir şeklin hiçbir önemi yoktu, figürdüm. Kendi hayatımda bir figürdüm.
Masadaki herkes pür dikkat sakinliğimi izliyordu. Bedenimden aşağıya doğru hareket eden hisler beni parçalara ayırsa da aheste aheste uzun parmaklarımla önüme koyulan kalemi aldım, demir kapağını gövdesinden ayırdım. Ne yazan kalabalık maddeleri okudum ne de boşanma dilekçesinde ki soyadımı umursadım.
(Part 3'e geçiniz :))