Duygularımı ve düşüncelerimi kağıda aktarmakta çok beceriksizimdir aslında. O yüzden genelde konuşarak bu ihtiyacımı karşılarım. Ama artık dertlerim, duygularım konuşmakla geçiyo. Belkide buna çok ihtiyacım varken yanımda kimse olmadığı için artık derdimi anlatamıyorum. Her bunaldığımda bir kağıt bir kalem çıkartıyor ve yazmaya başlıyorum. Yaşadıklarımı alıyorum kalemin sivri ucuna,dertlerimi anlatıyorum o kağıdın beyaz yüzeyine kelime kelime. Belkide üstü kapalı bi şekilde yapıyorum bunları,bilmiyorum ama bildiğim bişey var rahatlıyorum çoğu zman.
Hayallerim,umutlarım,dertlerim,duygularım,sizleri siyaha bürünmüş kalplere, boş yada neyle dolu olduğu bilinmeyen beyinlere değil bembeyaz kâğıtlara aktarıyorum. O yüzden bir kağıt parçası demeyin sakın. O bembeyaz sayfalar acılarlada,hüzünlerlede dolsa kirli bir sayfa olmuycaklar. Bir kızın yaşanmışlıkları olucak onlarda. Ne kadar kirli olabilirler ki?
Ya bu acıların altında kalırsa, bu yük bize fazla gelirse diye düşünmeyin. O kız çocuğu hâlâ ayakta durmayı başarıyorsa, sizde başarısınız. Sanırım. Galiba. Off bilmiyorum. Belkide başaramazsınız. Ama denemeden bilemeyiz değil mi?...
(Annesini baloncu amcanın yanına götürmek için kolundan çekiştiren küçük kız çocuğu)