Sonsuz_Kozalak

ne çok şey yazmışım, ne kadar yoğun hislerle. bu yoğunluğu seviyorum. 

Sonsuz_Kozalak

yıllar geçiyor, hem de hızlıca. sanki bedenim önümde ve ruhum geri plana çekilmiş, oturup etrafta olup biten şeyleri anlamlandırmaya çalışıyor. içimde iki, belki de ikiden çok insan var ve hepsi de benim. yani öyle ki zaman geçiyor demiştim, şiirler geçiyor, şehirler değişiyor, sevgi bile yön değiştiriyor. insan değişir, kendimden biliyorum en çok da bunu. büyüyorum ve büyüdükçe sanki yarım kalan bir şeyin acı tadı beliriyor damağımda. hayatım çürümeye meyilli, kenarda unutulmuş bir portakal gibi bozuluyor, her yere bu çürümenin mide bulandırıcı kokusu siniyor gibi. içime siniyor ilk başta, sonra parmaklarıma siniyor ve yazılar yazıyorum, ağzıma siniyor ve konuştukça dağılıyor etrafıma, yavaş yavaş etrafım da çürüyor böylece. biz bu kitapları zihnimizde yazarız, okuruz ve kapatırız. biter hikayelerimiz ve yenisini yazarız. hayat, biten hikayelerden ve bir ömrün bitmesinden ibaret. geriye dönüşüm olsaydı eğer, bu benim için felaket olurdu, hiçbir şeyi iki kez yaşamak istemiyorum, hiçbir şey duymak istemiyorum tekrar. yıllar geçiyor işte, seneler, şehirler ve anılar. anıların kapağını da o zihnimizde yazıp kapattığımız kitaplar gibi kapatıyoruz. sayfaların eksiliyor, kim okuyacak benim hayatımı, en fazla ne kadar yazabileceğim, nereye kadar.. koparılıyor sayfalarım, bir hiç uğruna ve bir gün biliyorum benim de kapağım kapanacak.

Sonsuz_Kozalak

bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, nefes alıyorum, yıllar sonra nefes aldım derin derin ve soğukça. yaşamanın kudretine erdim, etrafımdaki parlak mavi gücü serbest bıraktım. saf, iyi enerjiyi bıraktım hayata, hayatıma. nefes alıyorum Tanrım, bunun için saatlerce ağlayarak dua edebilirim. her yerde aradığım mutluluk içindeymiş, benim ellerimdeymiş.