Azîz kardeşlerimiz, Kur’an hizmetinde müstakîm arkadaşlarımız!
İki mühim düsturu beyân etmekte fâide mülâhaza ediyorum:
Birinci Düstûr: Her türlü şaşaadan, riyadan, fahrdan, ucubdan uzak kalmamız hususunda, Kur’ân-ı Hakîm, Ehâdîs-i Nebeviye ve bu asırda Kur’ân’ın ma‘nevî bir tefsiri olan Risâle-i Nûr’un kesin emirleri var. İhlâs, üssü’l-esasdır. Bir zerre ihlaslı amel, batmanlarla halis olmayana müreccahdır.
Bundan böyle bu dürûs-u Kur’aniyenin etrafında toplanan kardeşlerimiz, şaşaadan, sûrî toplantılardan, kalabalıklardan kendilerini korumalıdırlar. Herkes kendi nefsini muhatab kabûl ederek yanındaki bir iki arkadaşla samîmî bir sûrette ders yapmaya çalışsın. “Sırren tenevveret” düsturunu bozmasın. Çünkü riyaya girme ihtimali kavîdir. Dâimâ gizli, tedbirli, şaşaadan uzak bir tarzda çalışmak lazımdır. Sırren tenevveret dediğimiz zaman, emniyetten, polisten gizli çalışmak demek istemiyorum. Yani her türlü şaşaalı şeylerden kendimizi korumamızı kasd ediyorum.
İkinci Düstûr: Üstâd Bedîüzzaman (ra) Hazretleri’nin ifadesiyle Eûzu billahi mine’ş-şeytani ve’s-siyaseti deyip siyasetten şiddetle ictinâb etmek; dâhilde-hariçte, müsbet-menfi ne kadar cereyan varsa, hepsinden uzak durmak; mümkün olduğu kadar, siyasî partilerin ve cereyanların lehlerinde veya aleyhlerinde konuşmamak; Kur’anî derslerimizle meşgul olup kendi mesleğimizin muhabbetiyle hareket etmek, başkalarının meslekleriyle meşgul olmamak -ki; bu, müsbet hareket diye ta‘rîf edilir.-bu zamanda lâzım ve elzemdir. Zîrâ her bir siyasî partinin ve cereyanın içinde Müslüman kardeşlerimiz bulunabilir.
Hulâsa: İki düstûr-u hakikatimiz var.
Biri: Sırren tenevveret.
Diğeri: Bugünkü siyasetten kaçmaktır.
Bu zamanda bu iki düstura riayet etmek, lâzım ve elzemdir.
Molla Muhammed el-Mûşî el-Kersî