Hayat öyle bir zamanda sana oyun oynuyor ki dost dediğin düşman, düşman dediğin dost oluyor. O bana bunu yapmaz diye güvendiklerimiz bir bakıyoruz ki sırtımızdan vurmuşlar. Ve biz yine her şeye rağmen 3 saniye sonra bile ne olacağını bilmediğimiz bir halde seneler sonrasının hayalini kuruyoruz yanımızdakilere güvenerek. Sonra o yanımızda dediklerimiz karşımıza geçiyor olan da kurulan hayallere oluyor. Bir bir suya düşüyorlar. Sonra bir bakmışsın sen suçlu oluyorsun karşındakinin iyiliğini düşündün diye. Boşuna dememişler kimseye değer verme diye. Kimseye güvenmesen de değer vermekten geliyor bunlar hep başa. Sinirleniyorsun kırılıyorsun. Ama pişman da olmuyorsun. Sadece içinden keşke böylede olmasaydı geçiyor. Ama pişmanlık sebebiyle değil geçen zaman hatırına. Sonra çıkıyor hayatından kendinle yüzleşiyorsun uzun bir zaman. Oh be diyorsun. Meğer ne çok yük varmış omuzumda da yüklerim azaldı, dik yürür oldum. Güvenmeyeceksin diyorlar bilmiyorlar ki güven duygusu zaten senelerdir uğramamış o kalbe. Bilmiyorlarki bir insan birisini kalpte silerek değil de akıl da silerek güzel bir ceza verir. Sonra üzülür karşı taraf tek kaldığı, dertlerle bir başına kaldığı için. Ama o da bilmez ki hakettiğini buna onun sebep olduğunu.
Siz siz olun hayatınızdan çıkan kimse için üzülmeyin. Hayatınızda kalmaya değer biri olsaydı zaten hiç çıkmazdı. Yolu rast gitsin. Ama sizden uzak olsun.