vaarwell

vaarwell

tokyo'da bütün binalar göğe kadar uzanır ama yıldızları göremezsiniz.
            şehirdeki evimde yatak odam ne kadar binanın güney kısmında kalıyor olsa da, rüzgârın tenime dokunmuşuğu yoktur.
            bazen yedi yılımın zembereği öylece kayboluvermiş gibi hissediyorum.
            yıldızları görebilmek için hayama'da olmak gerekiyormuş, rüzgârı burada olduğum vâkit hissedebiliyormuşum.
            eğer hayama'nın rüzgârın en şiddetli esiyor olduğu güney kısmında kalan rutubetli bir otelde konaklayan; pembe saçlı, ela gözlü, dokuz yaşında bir çocuksanız; ve yine; eğer ağustosun yirmi beşinde, pazarın ilk saatlerinde yağmurdan ötürü aşınmış ahşap  pencereden dışarıya, göğe bakıyorsanız; gözlerinizi gözlerinizin alabileceği en uç kuzey noktasına sabitleyin, belki; bir ihtimal orada perseus'u görürsünüz.
            onun hemen sol yanında ise kolları sereserpe uzatılmış ve bileklerinden zincire bağlanmış bir kadın figürü olarak yer alan andromeda'yı.
            sizin hemen sol yanınızda, rahatız, ahşap yatakta ise sekiz yaşında bir çocuk huzurla uyuyor olsa gerek.
            ama siz yine de sakın perseus'u ararken ağlamayın; bazı şeyleri yedi yıl içersinde unutursunuz.
            işte; ağustos'un yirmi beşinde, pazarın ilk saatlerinde, yedi yıl daha yaşlandınız.
            kahraman perseus ve karısı andromeda öldüklerinde tanrılar tarafından gökyüzüne, yıldızların arasına alınırlar.
            acaba andromeda neden gökyüzünde hâlâ tutsak?
Reply