Vakit bir nisan gecesi, içime doğuyor sessizliğin
Kulağına hafif bir fısıltı ile okunan ezanın ardından
Adına özlem dediler, yirmi üç yaş gününde nisanın.
Lapa lapa yağıyor karanlık, gökyüzü hüzün
Kahrolası geceler, sağır maşuklar gibi
Kime sığınayayım, kimin dizini taht yapayım
kimi sevsem, hangi gözlere vurulayayim
Başımı koyduğum dizler, döndü darağacına
Vuruldum gözler, canımı söker solumda
Ağustosta söğüt kelebeklerin sevdası gibi
Hep kim vurduya gitti sevdam
Hep bir bahtsızliğa vurgun yüreğim
Hep bir özleme aşık gözlerim
Hep hüzün ve firaka müptelayım
Kenan ilinde bir yakup gibi
Yan gönlüm, yan sevda ateşinde
Ya karalanıp dönersin bir kömüre
Ya yanar, kavuşursun aydın menzile
Öldüm öldüm diyeceksin nafile
Ölüm gibi bir şey, yaşamak gibi
Geceler gündüze aşık, kendi yokluğuna
Gündüzler gecelere aşık, kendi kayboluşuna
Belki kavuşur gece gündüze zamansız bir dünyada
Senin misalin buna benzer, koşarken canana
Gecesi gündüzü bir olanın gibi
Ey gönül sabah değil, neden uyanirsin
Gözlerin fırlamış yuvasından, söyle neden
Kim uykunu çaldı, senin gözlerinden
Hangi vicdansız ay ışığı sızdı pencereden
Vakit vakit değil, geceler sabah gibi
Kaybettim seni, şu şehrin dumanlı yamaçlarında,
Bak orada! koş, yüreğin çatlarcasına!
Sabahı getirir gözlerin, karşı dağların arasında
Yüreğinde taşıdığın canı bırak bir kenara
Kaybolması an meselesi, koş bir berivan gibi
Hangi hayal, hangi seraplara kandın mecnun gibi
Şirin vahalarin dibinde leylayı gördün gibi
Sayısız kavuşma sahneleri, yarım bitti
Kırılası ellerin, kopulası kolların gönül
Saramadın belinden cananı mevsim güz gibi
Vakit geldi dağları delen ferhat oldum
Vakit geldi süphana meydan okudum
Kimi zaman çöllerde seni arar oldum
Ulan olamadın bir zîne, bir xecem, bir leylam
Her hikayede elemli bir zülum gibi
Ulan seviyorum be, var mı ötesi
Ulan yokluğu ölüm gibi bir şey
Ulan ne olacaksa olsun artık
Ulan battı balık yan gider
Vurgunum gözlerine, bir berfin gibi