Bir sabah uyandığımda kendimi ıssız bir avluda uzanırken buldum. Hiçbir şey bilmiyordum. Neden ve nasıl . Ellerim de kan vardı. Tamamen kırmızıydılar , her yer kan olmuştu . Dehşet içinde zihnimi zorlamayı denedim ancak buna dair hiç bir şeyi hatırlayamadım. Ellerimi yıkadım , ortalığı temizledim ve oradan ayrıldım . Hiç iyi değildim, aklımda soru işaretleri ve belli belirsiz bir hüzün. Yapmış olabilir miydim ? Ertesi gün yine aynı avluda , ellerim kanlı bir şekilde uyandım. Ortalık yine kan gölüne dönmüştü , aklımı yitirecektim. Düşündüm , düşündüm ve düşündüm. Nasıl ! Neden ? Büyük bir hışımla ve duygu karmaşasıyla ellerimi ve ortalığı temizleyerek oradan ayrıldım. Hiç iyi değildim ve daha iyiye de gitmiyordu. Duvarlara saldırıyor , eşyaları dağıtıyor ve asla bir anlam veremiyordum. Tüm gün zihnimde koca bir karmaşadan sonra bitkin düşerek koltukta sızdım. Ertesi gün yine aynı avlu ve yine kan .. Tepkisiz kaldım , dondum . Bütün bunlar artık daha gerçekti. Ellerimdeki kan.. Ben bunu yapmış olmalıydım. Eve döndüm , kendimden nefret ediyordum . Masanın üzerinde duran Silah ı fark ettim. O benim değildi ama oradaydı , ona ihtiyacım olduğunu hissediyordum. Silah ı aldım, gözlerimden yaşlar akmaya başladı, neden böyle bir şey yapmıştım ki , yapmamalıydım. Kafamı iki yana çaresizce sallayarak tetiği çektim.