Sonbaharın verdiği esinti.Evet evet sanırım Kasım aylarındayız.
İstanbul'un sokaklarında adım adım dolaşmaktayım.Bugün diğerlerine nazaran daha bir karamsarım.Yalnız.
Üstüme üstüme gelen hafif esintiyle kahverengi kabanımın önünü iiliştirdm,giydiğim siyah atkımıda taktığım için ayrıca mutluydum.
Önünden geçmek üzere olduğum kahvecide durdum.Yavaş adımlarla tahta kapıya ilerleyip içeriye araladım. Benimle birlikte girerken çalan çan sesi kapı üstündeki zilin habercisiydi. Burası cidden hoştu,kokusu insanı mest ediyordu.Hızlıca sade kahvemi alıp yola koyuldum. Severdim ben yürümeyi, görmeyi, hissetmeyi.
Ne kadar vakit geçti bilmem ama ayaklarımın getirdiği yere bakılırsa bir vapur önündeydim.
"Üsküdar Taksim vapur kalkmak üzere haydi abla." bana seslenen genç çocuğa hızlıca baş selamı verip girdim vapura.Oturmak için yukarı tenha sessizliği seçmiştim.Eşsizdi. Bir kaç dakika sonra vardığım Taksim'de gideceğim rotayı belirlemiş ilerliyordum.
Dükkanlar,restorantlar,dondurmacılar,hediye satanlar,sokak çalgıcıları...
Nelerin nelerin yolundan geçtim şimdi burdayım.Keşke dedim bi an,keşke oda burda ol...
O an arkadan belime sarılan kollarda tutulu kaldım "Romalıların inançlarına göre eğer Galata kulesini bir erkek ve kız aynanda çıkarsa evlenirlermiş.Fakat içlerinden birisi daha önceden çıktıysa bu tılsım bozulurmuş. Benimle Galataya çıkmaya var mısın Fiona?"
Gelmişti,ben hep ona giderdimya,bu sefer o bana geldi.
_____________
Teoman:İstanbul'da Sonbahar
~Ocean'dan