Zeyinjuly

"İçinde seni kendinden tiksindiren bir tanıma ve affetme duygusu var. Bu yüzden beni kabul ettin, bu yüzden bana inandın. Çünkü sana inanılacak bir şey verdim. Bunun güzel bir özellik olduğunu düşünüyorum. Sana çok acı çektirecek ve seni fazlasıyla mutsuz edecek çok güzel ve asil bir özellik. Yapacak bir şey yok. Nefretini de sırtına alıp beni ziyarete gelecek ve herkese elinden geldiğince gülümseyeceksin. Belki de asla onun kadar düşemeyeceğin için onu çok kıskanıyorsun.
          	
          	Irklar çok sinir bozucu çünkü birinden nefret ettiğin anda faşist olursun ve hepsinden nefret edene kadar da öyle kalırsın."

Zeyinjuly

"İçinde seni kendinden tiksindiren bir tanıma ve affetme duygusu var. Bu yüzden beni kabul ettin, bu yüzden bana inandın. Çünkü sana inanılacak bir şey verdim. Bunun güzel bir özellik olduğunu düşünüyorum. Sana çok acı çektirecek ve seni fazlasıyla mutsuz edecek çok güzel ve asil bir özellik. Yapacak bir şey yok. Nefretini de sırtına alıp beni ziyarete gelecek ve herkese elinden geldiğince gülümseyeceksin. Belki de asla onun kadar düşemeyeceğin için onu çok kıskanıyorsun.
          
          Irklar çok sinir bozucu çünkü birinden nefret ettiğin anda faşist olursun ve hepsinden nefret edene kadar da öyle kalırsın."

Zeyinjuly

"Benimle dans edip sonra beni yavaşça bu karların arasına bırakır mısın? Gözlerine bakarak buradan gitmek istiyorum."
          Bunun üzerine o ayağa kalktı, elini bana uzattı.
          "Kar yağmıyor, henüz yanıma gelmene izin veremem," tebessüm etti "ama bu dans edemeyeceğimiz anlamına gelmiyor."
          Ağlamak üzereydim, elini tutmadım. Ayağa kalkıp boynuna sarıldım. Boğulmak üzere olan biri gibi, ölmek üzere olan biri gibi, zaten ölmüş olan biri gibi.
          "Seni görüyorum, lapa lapa yağan karı görüyorum. Я прошу тебя, возьми меня с собой."

Zeyinjuly

Onlara bunun yanlış olduğunu söyleyen ilk kişi de oydu. Sonra ne oldu bilmiyorum, ama çok ileri gitti. Ve sanırım, sadece sanırım; kendisi de bu kadar ileri gidebileceğini hiçbir zaman düşünmemişti.

Zeyinjuly

Generalin de içinde bir zamanlar yüce bir şeyler bulunduğuna inandığımı yazmıştım. Zaten onu korkutucu yapan şey bu, kimin ne zaman ne kadar düşebileceğini nasıl kestirebilirsin ki?
Reply

Zeyinjuly

Bu yüzden insanlardan ne kadar korktuğumu anlatıyorum, çünkü düne kadar bu farklı takımları tutmaktan başka bir şey değildi. Her şey bir oyun gibi başladı ve sonra...
Reply

Zeyinjuly

Bazen, çok nadiren de olsa generalin eski insani vasıflarından esintiler konuşmasına yansırdı. Onun ismini duyduğunda da, benimle konuşurken daima gözlerinde olan o tiksinmiş küçümser ifade sönüverdi. Bir hasıma duyulan saygı mı, bir düşmana duyulan korku mu yoksa bir dosta duyulan özlem mi olduğunu tam anlayamadığım bir parıltı bir anlığına gözlerini aydınlattı.
          
          O, dedi, yüzbaşıydı. Çok iyi bir asker, çok cesur bir adam ve iyi bir... -Cümleyi sanki kurması yüzyıllar alıyormuşçasına yarım bıraktı- Sonra onun rütbesini bizzat ben komutanlığa yükselttim. O zamanlarda bile farklı olduğumuzu bilir, içten içe bunu hissederdik ama bu tıpkı farklı bir futbol takımını tutmak gibiydi. O, gözümün önünde tüm rütbelerini sökünceye kadar ne savaşa ne de-
          
          -Kendisi için çok yanlış bir kelime kullanacak gibi oldu, son anda gözleri genişçe açıldı ve kelimesini değiştirdi.-
          
          Ne savaşa ne de yıkılışa inanmadım. Ama o gün, tam orada, her şeyin çoktan bittiğini anladım.
          
          En başta her şey tıpkı farklı takımları tutmaya benzer, seçim haritasındaki farklı renklere...

Zeyinjuly

"Ben o zamanlar onunla aynı taburda görev yapmıyordum ama sonraları anlattığına göre gerçekten dediğin gibi, o ikisi iyi anlaşıyorlardı. Onlardan diğer pek çoğunu da yakından tanıdım ve doğrusu o zamanlar BİZ ve ONLAR diye konuşmazdık. Bu; senin, arkadaşlarından ONLAR diye bahsetmen kadar saçma olurdu.
          
          
          Savaş da o kadar saçmaydı işte, neye uğradığımızı şaşırdık."

Zeyinjuly

Ona, sonunu göremediği bir savaşın nasıl hissettirdiğini sordum. Yüzünde muzip ve samimi bir gülümseme belirdi.
          "Sen görürsen bana anlatır mısın?"
          Bir anlık duraksamadan sonra güldüm. Sorularımın ne kadar aptalca olduğunu yüzüme vurmamak için bu kadar ince espriler yapardı.
          "Görürsem..." dedim, "elbette görürsem."

Zeyinjuly

Soğuktur orada şimdi akşam

Zeyinjuly

Ve bir daha asla sizinle alakali bir seyin onemsiz oldugunu dusunmemenizi emretti.
Reply

Zeyinjuly

Kucuk bir ulkenin kosesinde kucuk bir kasaba var. O kasabada gozleri kesin bir esenlikle kapali biri uyuyor ve umarım bu aksam o üşümez.
Reply