Saatlerdir izlediği rutubetli tavandan gözlerini çekip oturur konuma gelirken istediği tek şey birkaç nefes sigaraydı. Parmak uçlarında tuttuğu ince sigarayı yakarken buruk bir gülümseme sunmuştu boşluğa doğru. "Hayatım da ellerimde aynı böyle yanıp gitti" diye düşünüyordu. Ciğerlerine hapsettiği zehir henüz boğazlarına varamadan yanaklarından aşağı gözyaşı olarak süzülüyordu. Güçsüz kollarıyla son kez, yerden destek alarak ayağı kalktı. Kafasında taşıdığı şeytan bugün oldukça gürültülüydü. Yarım kalan şaraptan bir yudum daha alıp elindeki sigarayı bardağın içine attı. Sigarayı şarabın içinde sönene kadar gülümseyerek izlemişti. Günlerdir küvetin hemen yanı başında beklettiği, nihayet bugün işe yarayacaktı. Bileklerine bastırdığı ince metal oldukça keskindi şimdiden birkaç damla kan beyaz tene eşlik ediyordu. Canı çekiliyormuşcasına yavaş hareket ederken soğuk suyla dolup taşan kuvetin içine girdi. Birkaç dakika içinde suyun rengi şarap bardağındaki rengi andırmıştı. O ise tıpkı bardağın içindeki sigara gibi acı içinde sönüp yok oldu.