Iztırar
"Çiçekler, çiçekler; su verdim
bu sabah çiçeklere..." diyordu
mektubunun sonunda Cemal Süreya..
Bir ölçü yerine on ölçü vermişim yine,
Alışkanlık; biraz da dalgınlık işte...
Dalgınım bugünlerde olabildiğince,
Zamanın, yarımı geçmesini tutuyorum;
diğer Yarımın anlamasını, mutlu kalmasını...
Yaralar soyulup kabuk bağlayınca,
Yarım boy daha atmış çiçekler görüyorum,
Boynun geliyor aklıma; boynun..
Gece kör sonsuzlukta düşlerime sürten,
Öpmelere doyamadığım o sıralı boynun...
Şimdilerde bir kuyuya düştü içimdeki,
Sabaha çıkarmı; karışırmı bilmem..
Çekiç beraberinde tuzbuz olan kiremitler,
Hançerli göz bebeklerimden akar da gider...
Sözde körlük yaka paça yakalamış beni;
Sarmış günahsız gözlerimin rengini..
Oysa bilmezler, tanımazlar beni; seni...
İçi yanarken dışı gülünç bırakırmış insan,
Ruhu tam, sustukca yarınlar yarımmış gibi,
Şu pervasız, kanatları çitili kuşlara uçmayı;
İlkin sevmeyi, sonra körü körüne durmak dili..
Öğlen elleri tutsak tutsak papatya kokan;
Gece kenti yakan, kalpten kovulmuş beden;
Ve sonunda, yumuşak gurursuz bir köpek...
Bir ben nefret ederim kendimden öylesine;
Tek ben ölürüm başkası için böylesine...
-Korimissing