_Lavantakokulum_

Piraye'ye yazdığı mektubunu şöyle sonlandırıyor Nâzım: 
          	
          	"Senin bana nasip olman, şahsi hayatımın en değer biçilmez talihidir."✨

_Lavantakokulum_

'Eskisi kadar özlemiyorum seni,
          Ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlarda..
          Adının geçtiği cümlelerde, gözlerim dolmuyor..
          Yokluğunun takvimini tutmuyorum artık.
          Biraz yorgunum..
          Biraz kırgın..
          Biraz da kirletti sensizlik beni! 
          Nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim ama
          “İyiyimler” yamaladım dilime.
          Tedirginim aslında, seni unutuyor olmak,
          Hafızamı milyon kez zorlamama rağmen yüzünü hatırlayamamak korkutuyor beni..
          Gel diye beklemiyorum artık,
          Hatta istemiyorum gelmeni..
          Nasıl olduğun konusunda ufacık bir merak yok içimde.
          Arasıra geliyorsun aklıma, banane diyorum
          Benim derdim yeter bana banane! 
          Alıştım mı yokluğuna? 
          Vaz mı geçiyorum, varlığından? 
          Tedirginim aslında,
          Ya başkasını seversem? 
          İnan o zaman seni hayatım boyunca affetmem...'

_Lavantakokulum_

' Evet, ruhun yarası hiçbir zaman tam olarak kapanmıyor. Beden daha çabuk onarıyor kendini. Kalbin attığı sürece vücut iyileşebilir. Oysa ruhun bir kez darbe aldı mı, o yara dikiş tutmuyor. Sonuna kadar kendi kendine kanamayı sürdürüyor. Ama öte yandan, hayat da devam ediyor..'

_Lavantakokulum_

...
          hala seviyorsak birilerini, önemsiyorsak, unutamıyor, kıyamıyorsak ve ah etmiyorsak arkalarından, bu onların vazgeçilmez ya da mükemmel olduklarından değil, onlara beslediğimiz sevginin temizliğindendir.
          boşverin gitsinler, neler için neleri feda ettiklerini elbet öğrenecekler..'