içimden mırıldanarak "mariposam"diye seslendim yine" benim naif mariposam" diye seslendim. " Biliyor musun? "dedim hafif sesimle "gençliğimizi çok özledim ". Senin sesini "çok özledim". Her ikindi vakti güneş batmaya hazır vakitte iken kapıma dayanarak benimle rüzgarı hissetmeye gelir misin? diyişini özledim. "Her ikindi vakti kapıma gelen mariposam nerdesin? " Sensiz rüzgarı saçlarımın arasında dolanması bana anlamsız geliyor. Güneş batıyorken ışığının tenime yansıması bana mutluluk vermiyor eskisi gibi. Seninle birlikte çaldığımız ıslıkları tek başına çalmak bana ilk defa çalan birisinin ıslık çalma sesi gibi geliyor kulağıma . Gel yine kollarını boynuma dola yine gözlerimin içine kısılan gözlerin ile gülerek bak.Seni unutmadım mariposam bu 60 yaşımdaki acizane ruhum seni unutmadı.
Sevgi ile aşk çok farklı ilişkidir.
Sevgisiz yaşanamaz. İnsan, muhtaçtır bir nevi.
Ama aşk inandığın sürece vardır, inancını yitirdiğin sürece yok olur. Sevgiye inanıyorum, aşka inanamıyorum ama yinede inanmak istiyorum efendim.
Bazen insanın içinden tonlarca duygu,fikir,his gelir. Ama bunu dışarıya vurmak çok zordur. Yapmak istediğin onca şey vardır ama sen daha nerden başlayacağını ve nasıl başlanacağını bilmezsin . Bu da insanı kaygılı yapar. O yüzden içinden geleni yapmalıdır insan bir şeyin zamanı değilse değildir. Olmuyorsa olmuyordur. Akışına bırakmak lazımdır. Ama bu akış baştan savmak değil çok zorlamamak içindir.