_bir_olana_meftun_-

Gün gelecek doktorlar reçetelerine, huzurlu ve sağlıklı bir hayat yaşamak istiyorsanız 'abdest alın,namaz kılın'  yazmak zorunda kalacaklar
          	Onk. Dr. HALUK NURBAKİ /namazın sırları 

_bir_olana_meftun_-

"Senelerin psikiyatristi olmama rağmen,sık sık depresyona girip çıktım. Maneviyattan medet umdum. uzun süre uzak Doğu bilgilerini araştırdım,anlatılanları yaşamaya çabaladım" mustafa Merter #9yüz katlı insan
          
          Ruhun bodrum katlarında içki içerek, diskoteklerde eğlenerek, eroin-kokain kullanarak çektikleri ruhsal acıları dindirmek çalışan batılıların içler acısı hallerine kendine has örnekleriyle veriyor
          
          Diplomalı fahişlerin ,eşcinsellikten  beter cinsel sapkınlıklara bulaşanların, hatasından nefret eden psikologların , para harcayarak rahatlamaya çalışan Avrupalının uçurumdan aşağı yuvarlanmakta olduklarını anlatıyor
          
          Dinin direği namazı tarif ederken " hayatta yaşanabilecek en büyük festival namazdır" diyor. Günde beş defa festival yaşayan bir insanın mutsuz olamayacağını da anlatıyor. İnsanı rahatlatmak için kullanılabilecek en güzel anestezi ilacını da namaz oldugunu anlatıyor
          
          Kitap 2010 yılında yazılmıştır
           Mustafa Merter 'ın #9yüzkatlıinsan kitabından alıntılar yapılmış (:

_bir_olana_meftun_-

"Büyük türkiye için #LaiklikŞart" diyor
          Osmanlı 3 kıta , 7 deniz, 72 millete hükmederken laik miydi?

Oblomovolca

@_bir_olana_meftun_-   Laiklik şart tabii. Git Endoneya'ya o zaman, ahlak polisiyle falan kanka olursun.
Reply

anthonillo

@_bir_olana_meftun_-  İnsanlar, iyi bir yaşam sürebiliyorlar mıydı? Önemli olan bir devletin ne kadar büyük sınırı olup olmaması değildir. Önemli olan o sınırdaki insanların refaha kavuşup kavuşamamasıdır. Eğer o toplumlar huzur içinde yaşayabilseydi, şu anda hala Osmanlı 3 kıta, 7 deniz ve 72 millete hükmediyor olurdu.
Reply

_bir_olana_meftun_-

Ümmet-i İcabet:
           Mekke'de Müslüman Olmak
          
          ▪️ Mekke'de Müslüman olmak için mutlaka bir bedel ödemek, bir bedel ödemeyi baştan kabullenmek gerekiyordu. Düşününüz, insanlar Müslüman olduklarından, "Rabbimiz Allah'tır" dediklerinden dolayı, ölüm ve işkence dahil olmak üzere başlarına her şey gelebiliyor.
          
          ▪️ Ülkesi olan, muhkem bir şehri olan, ordusu olan, silahı olan bir Muhammed Aleyhisselam'a iman etmeyi; hiç bir şeyi olmayan, kendisine yapılan kötülüklere engel olamayan, bizzat kendisi öldürülmek için aranan bir Muhammed Aleyhisselam'a iman etmekle aynı görebilir misiniz?
          
          ▪️ Mekke'de Müslüman olmak bir ölçüdür, bir ayrıcalıktır. Hem de sadece geçmişteki bir dönem için değil... Çünkü bütün zamanların ve mekanların mekkesi vardır, bütün davaların bitir Mekke dönemi vardır.
          
          ▪️ Öyle ya, bugün tağutun baskısı ve zulmü bir yana, evdeki kocasına, kocasının ana-babasına, kendi ana-babasına ve bütün çevrenin baskısına rağmen eğer vakur ve şerefle müslümanlığını haykırıyorsa ve bu kimliği en büyük bir şeref ve rütbeyle taşıyorsa bir bacı, siz menkıbe kitaplarından, post ve minder velisi aramak için niye boşuna yoruluyorsunuz ki?
          
           Mehmet Göktaş/ Mekke'de Müslüman Olmak
           #MekkedeMüslümanOlmak
          
          @ummetiiicabet

_bir_olana_meftun_-

Ümmet-i İcabet:
           Allah'ın varlığına ve birliğine inanmakla insan Müslüman olmaz. Çünkü buna kâfirler de inanır.
          
            Sadece Rasûlullah (s.a.v) zamanındaki kafirler değil, onlardan önce yaşamış olan bütün kafirler de Allah Teala'nın varlığına, birliğine inanmaktaydılar. Nuh Aleyhisselam'ın kafir kavmini Kur'an şu şekilde naklediyor bize:
          Bunun üzerine kendi kavminden inkâr eden ileri gelenler şöyle dediler: “Bu ancak sizin gibi bir beşerdir, size üstünlük taslamak istiyor. Eğer Allah dileseydi, bir melek gönderirdi. Biz önceki atalarımızdan böyle bir şey duymadık.” (23/24)
          
            Hem toplumlar eğer Allah'ın varlığını ve birliğini inkar etmiş olsalardı peygamberler onlara daha değişik bir şekilde gelirlerdi ve onlara Allah'ın varlığını ispat etmek için çırpınırlar ve hep bu hususta konuşurlardı. Mesela insanlara şu şekilde hitab etmeleri gerekirdi: "Geliniz, Allah diye bir yüce yaratıcı vardır, O'nun varlığına inanınız, varlığını ve birliğini kabul ediniz..."  
          Önemli olan bir husus daha var. Hiçbir kâfir topluluk peygamberlerine şu şekilde itiraz etmemiştir: "Hayır, bizi yaratan senin dediğin gibi Allah değildir, filandır bizi yaratan. Yerleri ve gökleri yaratan Allah değil, feşmekandır. Yağmuru yağdıran, rüzgarı estiren, yıldızları yaratan Allah değil filandır..." diyen bir topluluğu da tanımıyoruz. Çünkü bütün bunların failinin Allah (c.c) olduğundan hiç kimsenin şüphesi yoktu.
          
           Peki nasıl mümin olabilir bir kişi? Veya Allah Teala'ya nasıl iman edilecek? 
          Cevap; Allah'tan gayri ilahları reddetmek, yegane Rabb ve ilah olarak Allah'ı kabullenmekle bir kişi Allah'a iman etmiş olabilir.
          
           Mehmet Göktaş /Gençlerle Tevhid Dersleri
           #GençlerleTevhidDersleri 
          
          @ummetiiicabet

_bir_olana_meftun_-

Ayağınız takıldı, "küt" diye yere düştünüz. Çayı doldururken bir anda bardak çatladı. Elbiseyi giyerken “cart” diye yırtıldı. Çok önemli bir görüşme yaparken telefonunuzun şarjı bitti. Arabaya bindiniz, kontağı çalıştırdınız araba çalışmıyor. Otobüsü yakalamak için var gücünüzle koştunuz, tam yakalayacakken kaçtı. Size çok lazım bir şeyi evde unuttunuz. Bu tip durumlarda insanların ne yaptığına, nasıl davranıp neler söylediğine dikkat ettiniz mi? Kimileri kalayı basar. Kimileri lanet okur. Kimileri ise “Hay aksi şeytan!” diyerek yaşadığı tatsızlığın etkisini azaltmaya çalışır.
          
          Peki bu ne kadar doğru? Küfür etmek, lanet okumak hele de şeytana sövmek, lanet okumak, kötü laf etmek içinde bulunduğumuz sıkıntıyı giderir mi? Bize bir şey kazandırır mı?
          
          Bir gün, Allah Resûlü (s.a.v.) devesinin terkisine birisini bindirmiş vaziyette gidiyordu. Derken hayvanın ayağı takıldı. Bu sahabî “hay aksi şeytan!” dedi. Peygamberimiz ona şöyle buyurdu: “Hay aksi şeytan deme! Bunu söylediğinde şeytan büyür, büyür ev kadar olur ve der ki: Benim gücümü anladı. Sen başına bir şey geldiğinde bismillah de. O zaman şeytan küçülür, küçülür, sinek kadar olur.” (Ebu Davud, 4982)
          
          Peygamberimiz bir benzetme yoluyla şeytana lanet okumanın onu nasıl da şımarttığını, neşelendirdiğini bu şekilde anlatmıştır.
          
          Biz zannediyoruz ki eûzu ve besmele sadece Kur’an okurken veya bir işe başlarken çekilir. Oysa Müslüman, başına istenmeyen bir durum geldiğinde ilk olarak şeytanın adını değil Rabbinin adını anar, O’na sığınır, O’ndan yardım diler. 
          
          Bir başka hadiste Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Kişi şeytana lanet okuduğunda şeytan der ki: Sen, lanetlenmeye değer [üstün] bir varlığa lanet okuyorsun!” Böylece insana zarar verebildiğini gördükçe kendisini daha da büyük görür, azgınlık ve taşkınlığını daha da arttırır.

_bir_olana_meftun_-

Hani Konfüçyüs’e nispet edilen meşhur bir söz var: “Karanlığa küfretmeyi bırak da kalkıp bir mum yak!” İşte Müslüman olarak bizler, olumsuz giden bir şeyler olduğunda lanet okumak, kendimizi paralamak, günah keçisi aramak yerine Allah’a sığınıp işin oluruna bakmalı, durumumuzu düzeltmeliyiz. Bilmeliyiz ki şeytana verilecek en büyük ceza ona lânet okumak değil, Allah’a sığınıp O’ndan yardım dilemektir.
            
            Siz hiç Kur’an’da müminlerin şeytana lanet okumasını emreden bir âyet görüyor musunuz? Ama şeytandan Allah’a sığınmayı emreden âyetler var, nice hadisler var.
            
            Rabbimiz, başına bir sıkıntı geldiğinde şeytana lanet okuyan değil Rahman’a hakkıyla sığınıp kul olan kimselerden eylesin.
            
            
            hayırlı cumalar 
Reply