...
"Ölmeden önce... Son kez öp beni n'olur... "
Kollarını kaldıramıyordu, bedenini oynatamıyordu. Sadece ağlamak geliyordu elinden, can çekişerek aldığı her nefeste biraz daha beyazlaşıyordu teni.
Know ikiletmedi. Soğuklaşan bedene yaklaştı. Dudaklarının kan olacağını bile bile dudaklarına kapandı bir zamanlar gözlerinde neşe olan sincap yanaklıya. Öpüşüne karşılık verememişti. Öylece kalmış, son nefesini sevdiği bedenin dudaklarına bırakmıştı.
Sustu Jisung. Gözleri açıktı, his yoktu. Can yoktu. Eskiden etrafı aydınlatan gülüşü ve gözleri şimdi soluktu. Minho geri çekildi...
Bazı anlar vardır. Geri alamazsın, anlamazsın. Hangi kısmı geriye almak istiyorsun? Doğduğun kısıma kadar alsan her şey çözülür gibi. Ya da sorunlu olduğunu anladığın o yaşa. Kaderini değiştiren o mekana... Hayır hiç biri değil. Dönmek istediği zaman hiçlikti. Hiç, kocaman bir boşluk muydu? Yoksa kendi hiçliğinin içinde kaybolup giderler miydi insanlar?
Bir anlık şeyi geriye almak istedi o ruh. Keşke benim bu pis, aşağılık ruhum yerine daha iyilerine denk gelseydi diye düşündü. Ağladı saatlerce o kırmızılar içindeki meleğe. Göz yaşları sihirli olsun diye dualar etti. Ne olur, ne olur şu gözümden akan damlalar... Düşsün de yarana bitsin orada bir gül fidanı.
O gül sana sıcaklık versin sevgilim, yakışmıyor tenine bu soğukluk. İçin için yansın, yaksın gözlerimdeki bu kordan yaşlar bedenini. Dumanlar çıksın soğuğa değdikçe, tekrar ısınsın, ısıtsın beni kollarında...