Sarap_Mavisi
İtiraf: Hesap ismini ilk okuduğumda Jeongay'i Jeon-gay diye okumuştum sonradan Jeong-ay olduğunu anladım wjsbwjxnkqjs (kızma lütfen )
_jeongay_
@Foxs_blood NCBDNDDGSJDJHJS çoğu kişi öyle sanıyor ve kizmam asla böyle bişeye hatta komik bence böyle olması
•
Reply
Sarap_Mavisi
Abi listelerinde ki tüm ficleri okumuşum ae FIC YOKK
Sarap_Mavisi
@ _jeongay_ rica ederiiim her zamaaaan (yeni hyunin fic bulursan Allah için bana da haber ver olur muu)
•
Reply
Sarap_Mavisi
@ _jeongay_ ah bee ama bak olur da yazmaya karar verirsen haber ver en büyük destekçin olacağım
•
Reply
minsunghayattirrulan
İnsta hesabın varmı la
diedhttp
merhabalar efenim kusura bakmayın rahatsızlık veriyorum :')
yeni yayımladığım bir fic var ismi péra profilimden bulabilirsiniz okuyup yorum yaparsanız çok sevinirim (lütfenokuyunarkadaslar)
dieforrya
“Jeongin…” diye mırıldandı kulağıma doğru. Sesi, soğuk bir rüzgar gibi içimde yankılanarak ürpertti bedenimi. Nefesimi tutmak zorunda kaldım, çünkü o nefes bile benim kontrolümde değil gibiydi. Bir adım daha yaklaştı ve dudakları kulağıma değdiğinde bütün dünyam sadece o anın içine sıkıştı.
“Bana seni seviyorum Hyung demen için neler yapabileceğimi bilseydin,” diye fısıldadı, sesi tehditkâr bir tatla doluydu.
Başını geriye çekip yüzümü inceledi, ardından gözleri dudaklarımda gezindi. “O küçük ağzından o kelimeleri duymak için neler yapabileceğimi bilseydin,” diye devam etti. Dilini dudaklarımda hissettiğimde kalbim duracak gibi oldu, ama bu onun umurunda bile değildi. Dili usulca dudaklarımı okşadıktan sonra dudaklarımıza yüklediği sert öpücükle zihnimde yankılandı her şey. “Bu kadar inat eder miydin yine?”
Dudakları dudaklarımdan ayrıldı, ama bu sadece kısa bir molaydı. Çeneme, oradan boynuma doğru inen hafif öpücükleri tenimde bıraktığı izlerle varlığını hissettiriyordu. Nefesim düzensizleşirken gözlerimi kapattım. Direnmek istiyordum, ama onun varlığı her şeye hükmediyordu.
Göğsümde durdu, dilini yavaşça tenimde gezdirdi. Her hareketi, her dokunuşu, bedenimde yankılanan bir emir gibi hissettiriyordu. “Yine, Hyung seni abim olarak görüyorum der miydin?”
Ellerim titrerken onun iradesine karşı koyma çabam anlamsızdı. Dilini, alkolün ve onun etkisiyle hassaslaşmış göğüs ucumda gezdirirken kontrolümü tamamen kaybetmiştim.
“Ve yine, köpek gibi kıskandığımı bile bile o herifle konuşur muydun?”
Sözleri ağır, ama bir o kadar da zehirliydi. Her hece, her kelime, içimde ateşten bir iz bırakıyordu. Ne diyebilirdim ki? Ona meydan okumak, bu bakışların karşısında dimdik durmak istiyordum. Ama Hyunjin, bütün korkularımı, zaaflarımı bilen tek kişiydi. Bu yüzden ona karşı direnmeye çalışmak, umutsuzca bir savaş gibiydi.
dieforrya
Güneş, denizin üzerine altın parıltılarını bırakırken, gökyüzü bir sanatçının paletinden fırlamış gibi mavinin binbir tonuna boyanmıştı. Hafif esen rüzgâr, sıcak ve tuzlu havasıyla yanaklarımı yalayıp geçiyor ama tenime yapışan ince ter tabakasını süpürmeye yetmiyordu. Kumların sıcaklığı çıplak ayaklarımı yakıyor, elime yapışan bira şişeleri daha da kayganlaşıyordu. Bileklerime akan su damlalarının serinliği dışında her şey kavurucu ve iç bunaltıcıydı. Fakat bu sıcağa rağmen motelin klimalı resepsiyonundan çıkıp sahile gelmeme sebep olan tek şey karşımda uzanan baraka ve içindeki kişinin varlığıydı.
Sahildeki baraka dakikalar süren yürüyüşümün ardından artık bana fazla uzak değildi. Ahşap çıtaları güneşten solmuş, üzerindeki birkaç kırık çivi paslanmıştı. Çeşitli deniz oyuncaklarının ve jet skilerin park edildiği yere paralel kalan, derme çatma bir yapıydı. Açık olan duvarı denize bakıyordu; birkaç adım atsanız, sakin dalgalar hemen ayaklarınızı okşardı. Ama bu eski ve sıradan yapıyı özel kılan şey, ne manzarasıydı ne de içindeki eşyalardı. Özel olan, içerideki insandı. Hyunjin’di.
Bize ait aile motelinin birkaç sokak gerisinde kalan lokantanın sahibi Bayan Hwang’ın torunuydu Hyunjin. Çocukluğumun en güzel yılları onunla doluydu. Büyükannelerimizin dostluğu bizi bir araya getirdiğinde, yazlarımız bu sahilde, bu küçük tatil kasabasında geçerdi. Sabahları birlikte denize açılır, akşamları ise sokak lambalarının altında bisiklet sürerdik. Bazen benimle daha merkezde kalan panayırlara giderdi ve dondurma yerdik. Büyükannesinin yaptığı tatlılardan çalardı, eğer çok sevdiğimse bir tane de fazladan alırdı.
O zamanlar ikimiz de küçük ve özgürdük, dünya sadece bizim etrafımızda dönüyor gibiydi. Şimdi ise ikimiz de büyümüş koca adamlar olmuştuk. Artık o, eski haylaz çocuk değildi.
_jeongay_
@chaeerrry bana şuan ismimi bile sorma askım hiç iyi değilim sanki ben yaşadım amk tribal enfeksiyon geçiriyorum surda resmen
•
Reply
dieforrya
yani simdi mesela bu smutu yazarken aslinda smut degil de bu bolumu yazarken devamina smut yazmiyim ama kafalar ucmus azginliktan kivraniyolar ustu kapalı soylerim iste gecenin devaminda falan der gibi
•
Reply
dieforrya
sence fic nasil gidiyor :(
_jeongay_
@chaeerrry nfhdjshdhdjf öyle cidden ya VPN fln giriyoruz da en son Silivri yolu fln görülmez umarım amina koydular uygulamanın zaten
•
Reply
noeasyyes
HEYOO HALA BURALARDA MISINNN
_Laven_ter_
Helloo