Geçmeyecek ama yine de geçmis olsun, adettendir ya...
İyi misiniz diye sormak içimden gelmiyor, cevabını bildiğimiz sorular sormak gereksiz.
Benim için sözün bittiği noktadayız. Geçen sene kısa bir bölüm ile paylaştığım duygular bu sene kalbimi sıkıştırıyor, göğsümü daraltıyor. Üstünden koskoca iki sene geçtiği hâlde her şey hâlâ çok taze, en azından benim için öyle.
Biz birlik oldukça varız, biz birbirimize destek oldukça yaşayabilecek varlıklarız. Lütfen çevremizdekilerin değerini bilelim. Her an her şeyin olabileceği bir dünyada yaşamaya çalışan canlılar olarak birbirimize kırgın geçirebileceğimiz bir saniye dahi olmamalı çünkü yarım saniye sonra ne olacağı belli olmaz. Bunun en büyük kanıtının yıl dönümüzdeyiz. Nice "Yarın konuşur gönlünü alırım."lar, nice "Aman bana ne, ne yaparsa yapsın."lar havada kaldı. Birer enkazın altına girip toza bulandılar, onlar diğer güne çıkamadılar.
Kendinize çokça dikkat edin ve yalnızca insanlara karşı değil, aynı yeryüzünü paylaştığımız tüm canlılara duyarlı olun. Pişmanlık denen şey kor alevlerden farksız, düştüğü yeri kül etmeden, kul ettiği yeri delip geçmeden asla pes etmiyor. Bir şey yapıp söylemeden önce bir değil, gerekirse bin kez düşünün çünkü diri bir pişmanlık insanı ölümden beter ediyor.
Bir daha başımıza böyle şeyler gelmemesi için bolca dua etsem de er ya da geç olacak olanları engelleyemeyeceğimi biliyorum. Kim bilir, belki yarın sabah haberler İzmir için anons geçer, bu hesaptan bir daha çıt çıkmaz. Kim bilebilir ki?
Gönlümden geçenlerin hepsini olmasa da küçücük bir bölümünü sizlere aktarmaya çalıştım, hatam olduysa affola. Sağlıkla, huzurla kalın.