Kübra Akyol

Öyle bir yeni bölüm yazıyorum ki benim bile nefesim kesildi. Sizi düşünemiyorum. Ada ve Deniz’e alev ateş bir sahne yazdım, nasıl yazdım bilmiyorum. Ayyyyh delirmek. Bir an önce yazıp paylaşmak istiyorummmmm. Çok fena heyecanlandım 

Yazarım bunu söylemeden geçemeyeceğim, hikayeniz çok güzel hatta mükemmel. Bilmiyorum başka hikayeleriniz var mı yada bir kitap çıkardınız mı hiç? Demem o ki çok yeteneklisiniz bu konuda. Eğer ilk hikayeniz ise bu yolda devam edin çünkü usta yazarlardan bir farkınız yok onlar kadar ustasınız. Detaylara kadar çok güzel ve uyumlu yazıyorsunuz zaten karekterlere diyecek bir lafım yok özenle yaratmışsınız sanki :)) 
          Bunun kitabını kesin çıkarın hatta bundan sonra başka hikayelerde yazmaya devam edin çünkü siz harika bir yazarsınız bu işi sakın bırakmayın. Ben kendi adıma söylüyorum ama eminim benim düşüncelerime katılan arkadaşlar da vardır hatta hikayenizi okuyup da beğenmeyen yoktur. 
          İlham periniz sizi hiç bırakmasın :))  

Arkadaşlar selam herkese. Muhtemelen bildirim gitmedi çoğunuza ama 47. bölümü yayınladım. Koşun hadiii ❤

“Kalp kalbe karşıdır “diye bir söz var ya bu doğru 
          Ada ve Denizin kalpleri de bir olduğu için sizde farkında olmadan onların duygularını düşüncelerini dile getirmişsiniz sıkça, çok tatlı olmuş bence :)) 

Arkadaşlar ben farkında olmadan birbirine paralel sahneler yazmışım, şimdi hikayeyi en baştan okuyunca fark ettim ve siz de görün istedimmm <3<3<3
          
          27.Bölüm
          Ada: Sen evrendeki en güzel adamsın.
          
          43.Bölüm
          Deniz: Dünyanın değil evrenin en güzel kadını.
          
          ***
          
          33.Bölüm
          Deniz: Offf, pizza mı? O kadar çok acıktım ki seni bile yiyebilirim.
          
          43.Bölüm
          Ada: Ben de o kadar acıktım ki seni bile yerim.

9000 kelime yazdım ama bölüm hala bitmedi. Bir türlü bitiremiyorum jdjdkdjdsks bitecek inşallah inanıyorum 

**DENİZ ALADAĞ ONCE SAID PART ON İKİ**
          
          ‘‘O kadar güzelsin ki sana iltifat etmeden duramıyorum.‘‘
          
          ‘‘Ve bu gece siyahı gözlerin böyle her zaman ışıl ışıl baksın diye her şeyi ama her şeyi yapacağım.‘‘
          
          ‘‘Beni karanlık bir hayatın içerisinden alıp böyle güzel ve aydınlık günlere getiren dünyanın en güzel kadını, benimle evlenir misin?‘‘
          
          ‘‘Hayatımın sonuna kadar seninle uyuyacağım, seninle uyanacağım. Seninle güleceğim. Seninle nefes alacağım. Ben sayende yaşadığımı hissediyorum ve sen yanımda oldukça da yaşadığımı hissedeceğim. Beni ne kadar mutlu ettiğini tahmin edemezsin.‘‘
          
          ‘‘Ada, benim bütün her şeyle mücadele ederken yanımda görmek istediğim tek kişi sensin. Sen benim hayatımı temelinden değiştirdin ve senin yanından başka olmak istediğim hiçbir yer yok benim. Ve ben ömrümü seninle geçirmek istiyorum.‘‘
          
          ‘‘Kız ya da erkek fark etmez, çocuğumuzun adı Toprak olacak.‘‘
          
          ‘‘Bebeğimizi leylekler getirmeyecek biliyorsun değil mi sevgilim?‘‘
          
          ‘‘Sen zaten dünyanın en güzel kadınısın. Ve bu güzelliğin benim başımı döndürüyor.‘‘
          
          ‘‘Benim sevgilimin elleri güzel, gözleri güzel, saçları güzel, ay gibi beyaz teni güzel, fındık burnu güzel, gülüşü güzel, kirpikleri güzel, kokusu güzel. Her hali güzel.‘‘
          
          ‘‘Benim sevgilim uyurken güzel, yeni uyandığında güzel, saçını tararken güzel, bana bakarken güzel, beni öperken güzel.‘‘
          
          ‘‘Karım bana o kadar aşık olmuş ki çocuğumuzu bana benzetmiş.‘‘
          
          ‘‘Küçük küçük Ada ve Deniz olmasın mı birer tane daha?‘‘
          
          ‘‘Sen beni cehennemin dibinden aldın ve o kadar güzel bir yere getirdin ki benim sadece bakışlarım değil seninle beraber artık bana ait olan her şey güzel. Her şey başka. Nabzım bile farklı atıyor.‘‘
          
          ‘‘Neden sana yaptıklarım için mahcubiyet duyuyorsun?‘‘

**DENİZ ALADAĞ ONCE SAID PART ON BİR**
          
          ‘‘Dayına sana ne kadar çok aşık olduğumu anlatacağım. Saçının teline, uykulu ses tonuna, güldüğünde kısılan gözlerine ve dudaklarının kenarında beliren çizgilere, saçını kulağının arkasına atışına, şaşırdığında gözlerini kocaman açışına, hepsine aşığım diyeceğim. Biraz nefes almaya ihtiyacı var, müsaadenizle onu alıp bir süreliğine kaçıracağım diyeceğim.‘‘
          
          ‘‘Benim güzeller güzeli sevgilimin dokunduğu her şey güzel ve ilgi çekici olur zaten.‘‘
          
          ‘‘Roma'yı bir kez de biz yakalım. Güzel olmaz mı?‘‘
          
          ‘‘Seni aklının alamayacağı kadar çok seviyorum. Mesela şöyle anlatayım. Ben en çok ilkbaharı severim ve kıştan nefret ederim. Ama sen bana kış olsan, bütün dünya ilkbahar olsa ben yine de seni seçerim.‘‘
          
          ‘‘Sen hayatımda olan en güzel şeysin.‘‘
          
          ‘‘Ada, sınırlarımda geziyorsun. Gerçekten durmayabilirim.‘‘
          
          ‘‘Burası benim. Kalbin benim.‘‘
          
          ‘‘Her şey aleyhime olmak zorunda değildi. Ulan Uygar... Zamanlamaya bak. Şimdi mi gelinir?‘‘
          
          ‘‘Hıı. Evet döndü. Tam zamanında döndü ama.‘‘
          
          ‘‘Bir daha sevgilim desene.‘‘
          
          ‘‘Sevgilim, bebeğim, güzelim, canım ve daha bir sürü şey. Bu kelimelerin hepsi seninle güzelleşiyor. Tıpkı senin benim hayatımı güzelleştirmen gibi.‘‘
          
          ‘‘Bilmez miyim? Neredeyse her gün incirli yoğurt yiyor.‘‘
          
          ‘‘Ben senin içini biliyorum ve ben oradayım. Elini tuttuğumda ne hissettiğini biliyorum. Sana sarıldığımda, seni öptüğümde ne hissettiğini biliyorum. Ya da dün akşam Uygar gelmeseydi ne kadar ileri gidebileceğimizi biliyorum. Ve senin de bunu en az benim kadar istediğini biliyorum. O yüzden Güneş'in söyledikleri bende en ufak bir şüpheye neden olmadı. Ben senden eminim.‘‘
          
          ‘‘Ada, sensiz yaşayabileceğimi mi düşünüyorsun?‘‘
          
          ‘‘Uygar aramasaydı seni öpecektim. Bu çocuğa sinyal gidiyor herhalde. İlk anlarımızı hep o bozuyor.‘‘
          
          ‘‘Çok acıktım. Ama pizza istemiyorum. Seni yiyeceğim ben.‘‘
          
          ‘‘Gözlerin gece gibi siyah ama bana bakarken bu gece siyahı gözler gökyüzünde ışıldayan birer yıldıza dönüşüyor.‘‘

**DENİZ ALADAĞ ONCE SAID PART ON**
          
          ‘‘Neden kendini ilk gözden çıkarılacak olan biri gibi görüyorsun? Neden benim seni asla terk etmeyeceğime ihtimal vermiyorsun? Neden benim sana tepeden tırnağa aşık olabileceğime ihtimal vermiyorsun? Gözlerini açıp kapamana, saçlarının kokusuna, kaşlarını çatmana, dudağının bükülüşüne, heyecanlandığında bir çocuk gibi sabırsızlanmana, çok açım deyip hiçbir şey yiyememene, elini yüzüme koymana, cesaretine, gülümsemene, gece siyahı gözlerine, seni sen yapan her şeye aşığım ve sen, senden vazgeçeceğimi mi düşündün? Senden nefret edeceğimi düşünmüşsün. Nasıl ederim? Senden nasıl nefret ederim? Söylesene.‘‘
          
          ‘‘Ben senin saçının teline bile zarar gelmesinden korkuyorken, ben sana dokunmaya kıyamıyorken... Şimdi seni böyle gördükçe mahvoluyorum.‘‘
          
          ‘‘Sadece bir gün senden ayrı kaldım ama koskoca bir yıl geçmiş gibi sana hasret kaldım.‘‘
          
          ‘‘Senin için, tüm dünyayı karşıma alırım.‘‘
          
          ‘‘Korkmayacaksın. Üzülmeyeceksin. Çünkü ben ne olursa olsun ellerini tutmaktan asla vazgeçmeyeceğim.‘‘
          
          ‘‘Samimi söylüyorum, senden daha inatçı birini tanımadım.‘‘
          
          ‘‘Attığı her adımda arkasında gül bahçeleri bırakan gece gözlü kız. İlk iş gününü kutlamak istedim. Seni çok seviyorum.‘‘
          
          ‘‘Sana senden daha güzel kokan bir şeyler aradım ama öyle bir şey dünya üzerinde yokmuş.‘‘
          
          ‘‘Benim sevgilim o kadar yetenekli ve o kadar zeki ki her şeyi yetiştirir.‘‘
          
          ‘‘Bak ya, eşek herif. Süslü cümleleri seviyormuş.‘‘
          
          ‘‘Sen o kadar güzelsin ki emin ol bu elbise üzerinde tahmin ettiğinden daha güzel duracak.‘‘
          
          ‘‘Bu kadar güzel olman benim sınavım sanırım.‘‘
          
          ‘‘Seni şu an öpmemek için büyük bir çaba harcıyorum.‘‘
          
          ‘‘Ama sen böyle her defasında kendine aşık edemezsin Ada Hanım. Bizdeki de kalp.‘‘

**DENİZ ALADAĞ ONCE SAID PART DOKUZ**
          
          ‘‘SEN BENİM GÜVENİMİ KAYBETMEK Mİ İSTİYORSUN? BÖYLE BİR ŞEYİ NASIL YAPARSIN? ANLAT ADA. SUSMA. DELİRECEĞİM SUSMA. SENİN KENDİ CANINA KASTIN MI VAR?‘‘
          
          ‘‘Ben şimdi o yangının siktiğimin şalteri yüzünden çıktığına inanır mıyım sanıyorsun? Adam bir de bizim hastanede paşalar gibi yatıyor.‘‘
          
          ‘‘Umurumda değil. Bir daha benim haberim olmadan evden çıkmayacaksın. Uygar'ın yanında da çalışmayacaksın. Bitti, tamam. Madem sen böyle benden habersiz arkamdan iş çevireceksin, madem yalan söyleyeceksin, madem hayatını riske atacaksın, dışarıya da bensiz çıkamazsın.‘‘
          
          ‘‘Benden bir şey saklamandan, bana yalan söylemenden nefret ediyorum. Ağlamandan nefret ediyorum. Üşümene sebep olacak şeyler yapmandan da nefret ediyorum. Neden hala giyinmedin?‘‘
          
          ‘‘Boşuna kedi gibi saklanma Ada. Bir şey görmedim merak etme. Ayrıca bütün gün yatacak mısın? Kalk artık. Beni de kendine benzettin.‘‘
          
          ‘‘Nereye gidersen git, nerede olursan ol seni bulurum. Dünyanın diğer ucuna bile gitsen bulurum.‘‘
          
          ‘‘Saçma sapan konuşma Uygar. Ne ölmesi?‘‘
          
          ‘‘Özgür bırak. Derdiniz benimle. Ada'yı bırak. Yalvarırım Ada'yı bırak. Ada'yı bırak, Uygar'ı bırak. Derdin benimle. Ne istiyorsan yap bana ama onlara dokunma.‘‘
          
          ‘‘Ne diyorsun lan sen orospu çocuğu? Ne yaptın ona? SÖYLE NE YAPTIN ONA?‘‘
          
          ‘‘Bir daha Ada'ya dokunursan seni mahvederim.‘‘
          
          ‘‘Sana kızgın değilim. Çok kızgınım.‘‘
          
          ‘‘Yıllardır görmediğin bir adamın yaptığı bir şey yüzünden seni suçlayacağımı mı zannediyordun? Seni terk edeceğimi mi zannediyordun? Benden saklarken aklında ne vardı?‘‘
          
          ‘‘Sen beni neden tanıyamıyorsun Ada? Ben sana asla seni istemiyorum, devam edemem, ayrılalım ya da senden nefret ediyorum demem.‘‘